Sofra hazırdı. Kocası gelmek üzereydi. Antredeki aynada kırmızı rujunu sürdü. Saçlarını düzeltti. “Boşanmakmış!” dedi kendi kendine. Kim sokuyordu bu fikirleri oğlunun aklına merak etti. Sonra gençliğine, tecrübesizliğine yordu sözcüklerini.
Bugünlere kolay mı gelmişlerdi; evliliklerinin üstüne çöken nice bulutlar geçip gitmiş, nice badireler atlatmışlardı...