"Belki de baştan beri hedefini başka yöne yöneltmeliydi, belki de şimdi kendi hatasını görüyordur fakat artık geri dönmek için çok geç, geri dönmek kendine ihanet anlamına gelirdi. Şimdi ya bu yolda yürüyecek ya da kaybedecekti."
"Sabah seni kimse uyandırmadığında ya da akşam eve gelişini beklemediğinde ve canının istediği her şeyi yaptığında bunun adına özgürlük mü dersin yalnızlık mı?"
Mimarlık ve Felsefe, Dücane Cündioğlu'nun kaleme aldığı bu eser, farklı bir pencere sunuyor. Bildiklerim üzerine tartışma yapmamı sağlayan bir dil ve üslup ile karşılaştım. Ki onun da tam olarak istediğinin en azından kendimce bu olduğunu düşündüm. Ey talib, düşün diyor. Estetiği, kaygıyı, gözle görünen ve aradığını düşün. Bu zamana kadar bildiklerini unutmadan üstüne ekleyerek benim dile getirdiklerimi de düşün diyor. Dile getirilmeyen konulara, araştırılmayan tartışılmayan konulara değiniyor belki de. Kitaba başlarken kafamda kurduğum taslak bir senaryo vardı, mesleki açıdan okuyacağımı düşündüğüm. Ancak pek çok kesime hitap eden bir akış var. Halkın düşünmesi, akletmesi gereken hususlar içeriyor. Eleştirel yanları da yok değil ancak onun eleştirdiği kişi ve olaylar kadar, kendinin de eleştirileceğinin bilincinde kaleme aldığı yazıtı olumlu yanlarını hissederek tamamladım.
"Bir şeyi güzel bulduğunda, bulduğunun güzelliğinden aslâ emin olamazsın, ve fakat güzeli bulursan, sadece senin güzeli bulduğunu değil, güzelin de seni bulduğunu hissedersin.
Çünkü arayan gerçekte aranandır.
Dilersen bir düşün:
Bulamazsan aramaz mısın? "