Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Murat Can Çolak

Murat Can Çolak
@Raskolnicov
Lawyer
1 okur puanı
Nisan 2024 tarihinde katıldı
Bazen günler geç biter. Ve sizi o masum insanların yüzündeki tebessüm mutlu eder. İyi ki dediğim bir gün daha 🙏
Reklam
Normal insanlar gibi oturuyorsun önceleyin. Olağan muhabbetlere, sıradan şekilde eşlik ediyorsun. Sırası gelen vapurlardan, vapura rastgele eşlik eden martılara, herkesin attığı simitlerden atıyorsun ama bir sabah kalkıyorsun, kalp kalpten geçmiş oluyor.
Otobüste olmadığını bildiği halde, gözlerimin durağa yanaşan her otobüse sen içindeymişsin gibi reverans yapması yok mu, ilahi gözlerim.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kırık kalpler korosunun ağlaya ağlaya söylediği bir şarkıya dönüşüyor yaşamak.
Oysaki ben senin ilk halini sevmiştim
Reklam
Kendi enkazımız yeterken başka enkaza ne gerek vardı ki ?
Bazı günler sadece yazmak için ayrılmıştır. Biriken dilekçeler de bizim eserimiz.
Bazı günler tez ile geçer...
Denemeden bilemezsin. 😉
Keşke her imkansızın bir mümkünü olsa.
Reklam
Masum insanların uğradığı haksızlıkları çözüp onların yüzündeki o masum temiz sevinci görmek benim bu meslekte en büyük kazancım.
Hayatta tek gerçek var; iyi insan olmak.
Acılarla yüreğimi kanattın...
Çalışarak geçen geceler..
Ius est ars boni et aequi – Hukuk iyi ve adil olanın sanatıdır.
Aristoteles haklı olarak Euripides'in şu cümlesini alıntılıyor "çünkü bir teki bile özgür değildir insanların; ya paranın ya da arzunun kölesidirler" Bu cümleyi iyi kavradığınızda insanların eylemlerinin nedenlerini artık mantıkta aramayacaksınız
Reklam
Sabretmek öylece durup beklemek değil, ileri görüşlü olmak demektir. Sabır nedir? Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir.
Bu dünya akşam eve varamadan metroda, vapurda, arabada öldürüyor insanı. Üç artı bir mezarlıklarda çekiyoruz kabir azabını.
Herkes kendi yolunu izler. İnsan bir ağaç gibidir. Neden kiraz vermiyor diye incir ağacını hiç azarladığın oldu mu ?
Şimdi herkes biraz mahpusluk sürüyor. Adı cezaevi değil sadece, dünya.
Bir adam kaçtı sarı taksiyle şehirden. O adam avukattı. Taksiye atladım. Terminale, dedim. Dayadım kafamı cama. Baktım. Müvekkilin bakmak isteyip de göremeyeceği ne varsa gömdüm içimin derinine. Gökyüzü tellerle çevriliydi artık. Güneş bir buluta gömülü… Adımlar sayılı, konuşmak on dakikalık yürüyüşler halindeydi. İçimi ihbar etmek istiyordum, bir enkaz kaldı içimde, zar zor nefes alıyordum.
Uyanıyordu, çalışıyordu, uyuyordu, uyanıyordu, çalışıyordu… Ekonomik kriz değildi yaşadığı, bir ruh kriziydi adeta, tekdüze yaşamın vurucu etkisiydi, ölüm gibi bir şeydi ama ölmek rutine dahil olmadığından onu bile beceremiyordu, ölemiyordu…