Normal insanlar gibi oturuyorsun önceleyin. Olağan muhabbetlere, sıradan şekilde eşlik ediyorsun. Sırası gelen vapurlardan, vapura rastgele eşlik eden martılara, herkesin attığı simitlerden atıyorsun ama bir sabah kalkıyorsun, kalp kalpten geçmiş oluyor.
Aristoteles haklı olarak Euripides'in şu cümlesini alıntılıyor "çünkü bir teki bile özgür değildir insanların; ya paranın ya da arzunun kölesidirler" Bu cümleyi iyi kavradığınızda insanların eylemlerinin nedenlerini artık mantıkta aramayacaksınız
Bir adam kaçtı sarı taksiyle şehirden. O adam avukattı.
Taksiye atladım. Terminale, dedim. Dayadım kafamı cama. Baktım. Müvekkilin bakmak isteyip de göremeyeceği ne varsa gömdüm içimin derinine. Gökyüzü tellerle çevriliydi artık. Güneş bir buluta gömülü… Adımlar sayılı, konuşmak on dakikalık yürüyüşler halindeydi. İçimi ihbar etmek istiyordum, bir enkaz kaldı içimde, zar zor nefes alıyordum.
Uyanıyordu, çalışıyordu, uyuyordu, uyanıyordu, çalışıyordu… Ekonomik kriz değildi yaşadığı, bir ruh kriziydi adeta, tekdüze yaşamın vurucu etkisiydi, ölüm gibi bir şeydi ama ölmek rutine dahil olmadığından onu bile beceremiyordu, ölemiyordu…