Ve arkadaşlarıma dedim: Vatan mutlaka selamet bulacak, millet mutlaka mesut olacaktır. Çünkü kendi selametini, kendi saadetini memleketin ve milletin selamet ve saadeti için feda edebilen vatan evlatları çoktur.
Derne Osmanlı Kuvvetleri Kumandanı
M. Kemal
Koşullar Sokrates'i etkiledi, kendisi de koşullar üzerinde etkide bulundu. Görevini başarmakla başka insanların taleplerini olduğu kadar kendi içindeki taleplerini de karşıladı.
Birkaç ay süren Balkan savaşlarıyla 1912-13 kışında Koskoca Rumeli'yi kaybettik, canını kurtarsa da buradan sürülen bahtsız bir neslin bugünün Türkiye'sinin oluşumundaki etkilerini nasıl görmezden gelebiliriz!
Medeniyet değiştirilemediği ölçüde, toplumunu eriten bir ateşten gömlek gibidir. İnsan toplumu çevreye uyumla yaşar; çevreye uymak için verdiği savaş onun yaratıcılığıdır, yani kültürüdür.
Yüzde yirmi beşi aydın ve aydınca, yüzde yetmiş beşi kara cehalet ve koyu taassup içinde bunalmış bir toplulukta demokrasi bir sahtekarlar oyuncağı olmaktan kurtulamaz.
...Rumeli kaybı üzerimizde daha fazla bir tarih acısı bıraktı, gönlümüzde bir milli gurur yarası açtı. Nice Türkler için onun bizden ne kadar farklı, onulmaz bir acı ve yara olduğunu yıllar sonra Makedonyalı Atatürk'ün gözyaşlarından anlamıştım...
Anadolu buydu demek ! Köy ve köylü buydu demek! Yıkık, yanık , yırtık ve yama! Hastalıklı yüzler! Trablus'da savaş, Rumeli'de, Hicaz'da isyanlar var. Hiçbirinin bu uzun uyku içinde rüyası bile yok.
16. asır başlarında Timur oğullarından Babur'un kurduğu imparatorluk, 19. asrın ortalarına kadar devam etti. Bu imparatorluğun Türklüğü söz götürmez, fakat nedense ona Moğol adı vermek adet olmuştur. Hindistan'daki Türk devletleri hakkında 800 sayfalık bir eser yazan Hindu tarihçisi İshwari Prasad der ki: Babur Moğol değildi ki bu imparatorluğa o adı veriyoruz. Kendisi ve oğulları sadece Türktürler. Babur, gerçekte, Moğolları aşağı görür ve hatıralarında onların hayat tarzlarından nefretle bahseder. Gene kendi yazılarında Türk ve Moğolları birbirinden ayırmaya her zaman özen göstermiştir.