Kalemlerden...Ağladıkça ağlıyorlar kağıtlarımın üzerine. Islanmadık kağıt, ıslanmadık defter bırakmadılar. Her bir zerresi, içi dopdolu mürekkep olan kalemlerin derin işleyişleriyle kaplıydı çünkü. Dertlerini anlattığı defter sayfaları saman kağıdına benzer, bitki liflerinin de olduğu bir nitelikteydi. Boğazına takılıyordu bazen, yutkunamıyordu.Duruyordu bir miktar o zorlu duraklarda. Sonra ağladığı o sayfada daha da belli oluyordu. Yayılmış gözyaşları kağıdın her bir köşesine. Sonra yorgun düşüyor ve çöküyor dizlerini defterin en derin yerine.Kalkmak istemiyor,sığınıyor bir süre orada. Kaldığı yerden devam edebilmek için.