Yaşlı adama dönerek, “Ben de seni zehirleyebilirdim; dün akşam benim verdiğim ekmeği yedin.” Dedi.
Yaşlı adam, “ Beni zehirlemeyi düşünecek olsan, dün atlar sendeyken beni ormanda bırakırdın ve atlarla birlikte Masin İmparatorluğuna giderdin.” Dedi.
Gördüklerinden ders aldığını sanan sahte yürekler, ateşi azalmış meşale gibidirler, yüreğine her zaman taze ateş ver, hayat geçmişin acı zinciriyle değil, geleceğin ışığıyla yaşanır!
Çocukken babandan yediğin tokatları nasıl unuttuysan, büyüdüğünde kalbine giren kılıçları da öyle unut, sevdiğin insanların sana acı vermesini ve onları bu acılarıyla beraber kabullenmeyi öğren.
Merki, “ Sen, sır zincirinin şimdilik son halkasısın! Birisi bunu durdurmazsa, bu halka hep birilerine zarar vermeye devam edecek. Sırrı açıklayan, zinciri kıracak.” Dedi.
Hayatın, herkes için ne kadar ayrı yollarda aktığını, birbiriyle çok yakın olan insanların birbirinin nazik iç dünyasından habersiz olduğunu, Sages be Tremer’i düşünerek üzüldü.
Hayır, Pison aptal değil. Onun kazandığı ilk savaş, bizim için son savaş olacak. O da bunu çok iyi biliyor. Seddi aşıp kazandığı gün bizden bir kişi bile bırakmazlar. Tüm topraklar onların olur. O günü sabırla bekliyor.
“Belki evet, belki hayır. Onlara inanan çok insan var, ama herkes inanıyor diye erkek çocuklarını bile büyücü olamaz diye öldüren garip kadınların, bir meziyetlerini görmeden inanmak aptallık olur.”