Oysa sosyeteye girmiş, toplumda bir yeri olan onun gibi bir insanın genelde olgunluk çağında gelişen düşünce canlılığı için birtakım görüşleri bulunması, bir şapkası olması kadar zorunluydu.
Üzülme evlat! Hayat daima, yeni şeyler getiriyor ve götürüyor. Getirdiğinde yeterince sevinmeyi seçemediğimiz gibi, götürdüğünde üzülmemeyi yapamıyoruz.
Bazen aradığımız şeyin değerli olduğunu düşündüğümüzde, gerekirse samanları tek tek elememiz gerekiyor. Bütün suç, samanlığı didiklemeyenlerde belki de.
“…..içinde gözyaşı akan derin yeşil dereler gördüm, ben varmasam akacak değillerdi. Sorduğumda, yosunlaşmış dertlerini gördüm. Ben sormasam, diyecek değillerdi…”
Yaşlı adama dönerek, “Ben de seni zehirleyebilirdim; dün akşam benim verdiğim ekmeği yedin.” Dedi.
Yaşlı adam, “ Beni zehirlemeyi düşünecek olsan, dün atlar sendeyken beni ormanda bırakırdın ve atlarla birlikte Masin İmparatorluğuna giderdin.” Dedi.