Abdullah Kara

Abdullah Kara
@Sairgomlekliadam
Sanat toplum için değil: Toplum sanat içindir. şiirlerim için; antoloji.com/abdullah-kara
Front-end developer, back-end developer
Üniversite
Muğla
Muğla
10 okur puanı
Eylül 2017 tarihinde katıldı
Eski hatıra
O sabah taze bir nazenin dirildi göğsünde: Nefes aldıkça kaburgalarında buruk rüzgarlar dolaşır oldu... Ütüsüz gömleğini ve yarısı erimiş kıravatını Tüm garibanlığına inat sevinçle sardı bedenine, Ceketinin düğmelerini usul usul ilikledi; Eski bir hatıranın yolunu tuttu adam... Bugün eski bir hatıraya yürüyen o adamın gözlerinde kaybolmak
Reklam
tenha
tenha bir köşe başısın ruhumun derinliklerinde sarhoş kölelerin çığlıkları ancak bu kadar delebilir gecenin karanlığını ruhuma hapsolan gülüşlerin bana garip bir sızı yaşatıyor sanki binlerce asırdır eski bir gaz lambasında yanmayı bekliyor gibiyim Bu aralar.. tenha bu sokaklar bi o kadar da alışkın çığlıklara antoloji.com/tenha-14-siiri
bu kadına dağlar dayanmazdı deprem gibiydi gidişi, bu kadına köklerde dayanmadı sel gibiydi gidişi ama bu kadının bir gelişi vardı her günde yalnız bir adım ben ki bekleyen adam her gün ölümle yan yana bin adım.... Abdullah Kara antoloji.com/bu-kadina-dagla...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Silindi rüyalarım süsleyen renkler Ne kar tanelerini tutuyor ellerim Ne de bebekler teselli ediyor beni Düşlerim kap karardı, düşlerimde bile yalnızım Birden çalsan diyorum kapımı, ansızın uyandırsan beni Kurtarsan bu kabustan, kurtulsam bu mahpustan Güneşi getirsen bana yani sen gelsen diyorum
Dillerde sefilsin Zülfün perişan Görmüyor ruhunu çamur kalemler Yıldızlar şekilsiz gönlü perişan Görmüyor ufkunu gözü eğriler Hak etmedi seni emeği çalan Kendine has cümlesi yok Sefiller Işıklar kararmış şehri perişan Sezmiyor tenini gözü fersizler Boşluğa dalsam boşlukta asılı Kalbine alsan bu şiir salını Sahip çıkmazsan bu gönül tahtımı Fukara edecek özü yersizler Abdullah Kara
Reklam
belki bize de sıra gelir bir elimizde kahve fincanı, bir elimizde eski bir bulmaca... Sen kaybedersin aklının derinlerinde SEVDAMIZI Ama ben bıkmadan, usanmadan, yılmadan! Bul derim usulca
Artık hiç bir şiirim sana ulaşmıyor Ayakları üzerinde duramayacak kadar yorgun dizeler.. Sana gelirken Parmak uçlarında yürüyen o adam Sen gittin gideli Dizleri üstünden kalkamadı Abdullah Kara
Yıllarca Sonrada Atanı Andın
kanatlan kuşlarım gönül dağından kemikten örülmüş kafes dağından renkleri karılmış alkım başından renklenin geceler bahar başından tungalar doğrulur ülkem taşından salıklar toplanır kırık taşından ovalar yol alır sala yaşından çiçekler yeşertir geçip yaşından tohumlar karılır geçer toprağa torunlar kızanlar bakar toprağa rüzgarlarda söylenir eski and'ın yıllarca sonrada atanı andın
şimdi seninle bir duble rakı da boğulmak, boğulup insanlıktan ayrılmak; kıyına vurup kumsalına yıkılmak vardı... 23.10.2017 Abdullah kara
canı yanması gerekirken kopan papatyaların her zamankinden mutlu görünüyorlar. layık oldukları en güzel yerde; saçlarında dururlar... Abdullah Kara
Reklam
Dikenler sarılmışken yarasına Acılarına da alışmış kadın Yıldızlar düşerken gönül ufkuna Erkenden düşleri sarılmış kadın Hürriyet bakışlı şuh gözlerinden Umutlar getirir onun gülüşü Gülmek öylesine çok yakışırken Yüzünü asmaya alışmış kadın Sırata bir adım kala gülümser Giderken uçmağa ruhları besler Görev devretti ona melekler Nafile gülmekten bunalmış kadın Derin denizlerde kıyısı varken Bir su Birikintisine yenilmiş Bir kaç damla su ona ağır gelmiş İlk defa ağlamış, boğulmuş kadın Abdullah Kara
Siyahı hayal etmek zorunda kalırsın bazen.. Bilirsin ki gökkuşağı asla yanında olmayacak Denizi kızılı ve maviyi ruhundan atarsın Siyaha sarılmak zorunda kalırsın Şaşırırsın yerini küller içinde açmak istersin Bazen; Terk etmek istersin hislerini. yıldızlara hasret duyarsın Ama o kadar diptesindir ki: Gözünü açtığında karanlık görürsün. Her zaman. Abdullah Kara
65 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.