Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yasin Onat

Yasin Onat
@SakliSehir
Fani olmanın şuuru ile başlangıçları merak eder, yazar, ve hissederim... Başlangıç Mesafesi (2022) Noktadan Sonrası (2023)
222 syf.
·
Puan vermedi
Şiirin Aynasında Osmanlı Kültürü Üzerine Denemeler
Sırrını âşık olan şöyle nihân etsin kim Duymasın ağladığın dîde-i giryânı bile (Riyâzî) Âşık olan sırrını şu kadar gizlesin ki Ağladığını yaşlı gözleri bile duymasın. Divan şiiri üzerine çalışmalarıyla tanıdığımız Ömür Ceylan, Önce Aşk Vardı isimli kitabında; Osmanlı Kültürünü şiirin aynasından okumayı hedefleyen denemeleriyle günümüz şiirine de ayna tutmuş oluyor. “Bütün divanlar, kusursuz tek bir güzele yazılmış serenât gibidir. Aşk, aklı ve maddeyi yok edecek kadar güçlü bir duygudur şiirlerde.” Kitabın önsözündeki bu cümleler kitabın içeriği hakkında da bizlere ipuçları vermekte. Yazar cümlenin devamında ise şunları söylemekte: “Her şair, cinnete yakın bir noktada duran bu duygunun esiri ve tercümanıdır. O nedenle de, kendilerini öncelikle bülbüle ve pervaneye benzetirler. Bela ve dert içinde bir ömür vadeden bu aşk, insanın tercihi değil mecburiyeti ve onurudur.” Şiir ve Aşk iki gümrah ırmak gibi Osmanlı kültür coğrafyasını dolaşmışsa, günümüz insanına kadar gelen ve hayatın hengâmeleri arasında bir nefeslik molalara sığdırılamayacak kadar önem arz etmektedir. Kitabın geneli itibariyle bu iki gümrah ırmak: Aşk ve Şiir, kendisini yaşayarak üreten toplumun önceliklerine göre şekillenen kültürü, her anlamda zirveye taşımakta ve buna bağlı olarak hassasiyetle nihayet bulan ve bir zamanlar sevdayı gül yaprağıyla, feryadı bülbül nağmeleriyle tanıyan atalarımız için her şeyden önce Aşk vardı...
Önce Aşk Vardı
Önce Aşk VardıÖmür Ceylan · Kapı Yayınları · 200530 okunma
Reklam
·
Puan vermedi
Dün ve Bugün’ün Arasında: Zemheri Kuyusu
Toplumun olaylara ve geçmişe bakış açısıyla, bireyin olaylara ve geçmişe bakışı, Psikoloji ile Sosyoloji bilimi arasında sürekli konu edilmiştir. Mâzinin bir insan üzerindeki etkisi ne kadar yoğun ve kalıcı ise; içsel âlemindeki idrak ve dirayet de o kadar gün yüzüne çıkmaya muhtaç olagelmiştir. Kadın ve Erkeğin birbirleriyle iletişimi diyalektik bir şekilde ele alınıyor eserde. Yazar, Kitabın giriş kısmında bunu fazlasıyla belli ediyor. Ve bir sorgulamanın, maziye gidip gelmelerin kitabın kahramanları Fuat ile Hayrunnisâ üzerindeki etkisini anonim örneklerle zenginleştiriyor. Her insanın bir Anne'ye olan bağlılığı neticesinde ele alırsak eserdeki ayrıntılar birer birer çocukluğa dayanıyor. Yazar, eserinde kahramanını konuşturarak ayrıntıların ve mazînin insanın iç alemindeki hareketliliğini nasıl da tetiklediğini şu cümlelerle aktarmakta: “En küçük bir ayrıntı hayatın bütününü, hiç olmazsa hayatın birtakım gerçeklerini haykırabilir. Ufak bir hareket evrensel bir hareketin şifresini çözebilir. Muamma diye bir şey yoktur. Muamma dediğimiz olgu, bakış açımızdaki yetersizliğin ifadesidir.” (sy:50)
Zemheri Kuyusu
Zemheri KuyusuMetin Savaş · Ötüken Neşriyat · 201994 okunma
·
Puan vermedi
Gezmek mi Erişmek mi?
Sadık Yalsızuçanlar, "Gezgin" kitabı ile dikkatlerimizi İslâm medeniyetinin eşsiz bir yıldızına, İbn Arabî'nin hayat mâcerasına çekiyor. Kitap, çocukluk yıllarında bile iç âlemindeki enginliği fark edilen gezginin, yolculuklarında vukû bulan hâdiselerden, tasvirlerden ve merhalelerden oluşuyor. Kitabın muhtevâsında genel olarak mâlayani şeylerden uzaklaşma ve bunun sonucunda Yaradan'ın kendisi için gösterdiği yoldan ayrılmama teması hâkim. Endülüslü bilge gezgin, yolunun üzerinde karşısına çıkan zorlukları, sabırla ve tevekkülü elden hiç bırakmayarak geçiyor. "Varlıklar gelir, ilâhî isimlere ayna olur, görünür ve yiterler. Hayat bir şimşeğin çakışı gibidir olur ve biter. Geçiciliğin gerisinde bir ilâhî ismin güneş gibi bir şavkı vardır. O hâlde ona bakmalısın, o ışığa çevirmelisin bakışlarını." Eserde muhabbet ülkesinin derinliklerinde edilen sohbetler ve bunun haricinde insanın bu dünyada yaptığı hayırlı işlerin karşılığı olarak verilen mükâfatın muhakkak yerini bulacağı anlatılıyor. Gittiği her yerde seyr u seferinin hep farkında olan gezgin, nefsinin isteklerini artık hissetmez hâle geliyor. Çünkü bütün varlığı ile O'na, yani sevgilisine yönelmiştir... "Gezgin sevginin, sevenin varoluşu olduğunu düşünüyordu. Bu yüzden Sevgili'nin sözlerinden başkasını duymuyor, ondan başka bir sûret gözlerine görünmüyordu."
Gezgin
GezginSadık Yalsızuçanlar · Timaş Yayınları · 2013183 okunma