Sürekli karşıma çıkan merak ettiği okuyayım diyip de sürekli ertelediğim bir kitaptı eğer benim gibi erteleyenler varsa derhal okumalarını tavsiye ederim kitap zaten su gibi akıp gidiyor nasıl bittiğini anlamıyorsunuz.
Konusuna dönecek olursak ilk kısımda logoterapist olan yazarın nazi kampında yaşadıkları anlatılıyor. Bu benim için çok etkileyiciydi çünkü yaşananları az çok bilsem de daha önce bu tarz okuma yapmamıştım ve her hayrete kapıldığımda kendime bir de bunlar gerçekten yaşanmış diyip daha da şaşırıyordum. İnsanların her şeylerini kaybetmelerine rağmen hayata tutunöa çabaları... sürekli empati yapmak beni bile yordu, yaşayan insanları gerçekten düşünemiyorum kurulan her cümle yaşananları psikolojilerini ifade etmek için az kalır. Bununla beraber 2. Kısımda yazar bize logoterapiyi ve buna göre insanların nasıl hayata tutunduklarını kendilerine nasıl yaşama amacı, anlamı bulduklarını anlatıyor. Bunun 3 yolu olduğunu söylüyor. Bunlar zaten kitapta var değinmeyeceğim. 2. Kısmın 1e nazaran daha dikkatli okunması gerektiğini düşünmekteyim, olay örgüsünden oluşmadığı için sindirmesi biraz daha zor. Ben 2. Kısmı 1 günde okusam da başkasına bunu tavsşye etmem en azından 2. Kısmı tekrar okuyup incelemek istiyorum.
Genel olarak herkesin okuması gerektiğini düşündüğüm eserlerden biri.