Kulağıma öyle bir kelime fısıldamalısın ki, o kelime önce beni, sonra bütün yeryüzünü aydınlatsın. Aydınlatsın ki, havai fişekler yerini güneşe bıraksın.
Asla.. dokunduğu yerde iz bırakan, istenmezliğin her halini barındıran ne keskin bir kelimeydi. O kadar keskindi ki, kelimeler maddeye dönüşse “asla” ancak jilet olabilirdi.