Yakın distopya... 1970'li yıllar...Tanrılaştırılmış güzel vücutlar...Ve bu vücutlar sayesinde ayakta kalan popüler kültür...Reklamların yasaklandığı bu dünyada açıkça olmasa da reklamlar bu bedenler üzerinden yapılıyor .Çok tanıdık...
Fiziksel deformasyona uğramış, çirkin sayılabilecek P. Burke'e hayatını değiştirecek, insanlığın en güzeli olma şansı verilir.Geçirdiği operasyon sonrasında tanrılar gibi kusursuz bir bedene sahip olur. Tüm dünyanın programlarla yönetildiği bir ortamda o da uzaktan kumandayla yönlendirilen dünyanın gözü üzerinde olduğu, kendi bedeni içine hapsolmuş bir bilinçten fazlası değildir artık. Kusursuz ama hissiz bir varlık...
Ruhunda aşkı yaşasa da hislerini gösteremeyen, bir oyuncaktan fazlası olmayan P.Burke'ün hazin sonu anlatılıyor kitapta...Bizler, özellikle kadınlar bedenlerimiz üzerinde oynanılmasını ne de çok seviyoruz.Beğenilerin sevginin ölçüsü olduğunu, kendimizi sevmekten ziyade derdimizin beğenilmek olduğunu uzaktan kumandayla yönetilecek bir sistemin parçası olduğunda mı anlayacağız, kim bilir...
Kitabın son cümlesinde yazar influencerlara sesleniyor adeta ;
"İnan bana, zombi. Büyümek derken hakiki büyümeden söz ediyorum.Sermaye değer artışından.Ter akıtmayı bırak. Muazzam bir gelecek bekliyor burada seni.
Haberlerde yalnızca insanların bilmesini istedikleri şeyleri gösteriyorlar. Ülkenin yarısı yanıp kül olsa bile onlar istemediği sürece kimsenin haberi olmaz.
5 kız çocuğundan sonra doğduğu, erkek çocuğu olduğu için adını 'Hasret' koydular. 53 yıl önce bugün dünyaya geldi.
Hasret'in kısa bir ömrü oldu. Annesi; "İsmini keşke Hasret koymasaydım belki ona 'hasret' kalmazdım."diyecekti.Çünkü Hasret Gültekin daha 22'sinde MADIMAK’ta yitirdiğimiz 35 candan biriydi.
Türk bağlama virtüözü,şarkıcı, besteci, söz yazarı Hasret Gültekin'i annesine hasret bıraktılar.
Yaşasaydı bugün 53 yaşında olacaktı. Doğum günün kutlu olsun Hasret…