Ah çık ve salın ki gün akşamlıdır
Dilim ise lâl olacak yakındır
Ama yüreğimin kanı ve kayalar,
Lâl olmayacak Bedahşan’da...
Of kuzu, bıçak hep senin boynuna
Sen çık ve salın, gün akşamlıdır.
Nereye doğru bu gidiş? Nerede duracak bu teşhirciliği çağdaşlık sanma saçmalığı? Ahlâkî, insanî bir sınırı var mı bu rezilliklerin.. Görmek zorunda mıyız , maruz kalmak zorunda mıyız bunlara? Çocuğumuzu iyi bir ortamda yetiştirme hakkımız saklı mı bizim? Vs.. vs..
Gösterecek hiçbir şeyi kalmadığında "göstereceği şeyi uydurmak" zorunda kalan aptal yeni dünyanın aptal insanının içine düştüğü cehennemse "uydurduğunu bildiği gösteriye" bizatihi kendisinin inanması oldu.
İsmail Kılıçarslan
Gösteri toplumu yazarı Guy Debor'dun anlamı üzerine uzun uzun düşünmemizi gerektiren kısacık bir cümlesi vardır: "Amaç hiçbir şey, gelişme her şeydir."
yenisafak.com/yazarlar/ismail...
Dikkat buyurun, eş güdümlü olarak farklı cepheler üzerinden, bilimsellik kamuflajı altında, nakış yapar gibi, bir "İnsanlığı Yeniden Yapılandırma Projesi" uygulanmaktadır.
gayrimeşru ilişkiler artarsa toplumun ortalama zekâ düzeyi düşer. Tabii ki aile içi otoritenin azalması sadece bu alanda değil; alkolizm, uyuşturucu bağımlılığı, şiddet olaylarına karışma gibi sosyal durumlar için de geçerlidir.
"Otoriter Kişilik" kitabı. Kitap, özet olarak şunları söyler: Duygular bastırılırsa çevreye yansır; özellikle öfke, nefret gibi duyguların oluşmaması için çözüm, aşırı bireyselliğin teşvik edilmesidir. Ayrıca sosyal gruplaşmalar mesela Hristiyan gruplar, milliyetçi oluşumlar gibi topluluk engellenmeli ve sonuç olarak öfke ve nefretin olmadığı ütopik bir toplum yaratılmalıdır. Yani asıl hedef Siyon veya bugünün tabiriyle bir Matrix dünyası yaratmaktır.