Delibal romanı; aşk, cinayet, intikam ve aile içi olayların işlendiği bir eser. Yazar, bu konuları öyle güzel kurgulamış ki elimde olsa uyumadan okuyup bitirirdim.
Defne Delibal, ailesini hain bir cinayette kaybetti. Geriye sadece kendisi kaldığı zaman söz vermişti, ailesini ondan koparanlardan intikam alacaktı. Tabii, hayat biz planlar yaparken bize planlarını yaşatandır, Defne de bunu en kötü şekliyle tecrübe ediyordu. Hedefine doğru emin adımlarla devam ederken, işler rayından çıktı. Duyguları mı mantığı mı öne geçecek derken her şey ortaya çıkmaya başlamıştı. Ama hiç de tahmin edilmeyecek şekilde. Hep destekçisi olan Devrim, ikizler ve Mira… Hepsine güvenebilir miydi? Devrim, Defne’nin aşık olduğu adam mıydı?
Bu tarz bir eseri okumayalı uzun zaman olduğu için çok ilgimi çekti. Yazar, merakta bırakan yazımı ile hep sonrası ne olacak, diye okumamı sağladı. Özellikle diyaloglar konusunda çok iyiydi. İnci ve İpek’in savunma ve iğneleme sözlerine pek güldüm, okurken. Ortalara doğru, şüphelendiğim kişiler oldu, onlardan birinde doğru çıktım bence diğer şahıs da kendini ikinci kitapta ele verecek. Bu arada evet, ikincisi gelecek.
Yazarın anlatımı sade ve akıcıydı. Olaylar daha ilk sayfalardan başladığı için, içine çeken bir kurgusu vardı. Okurken duraksamadan, su gibi okunan bir eserdi.
Agâh Bey’in kalemi ile yeni tanıştım, Yasak Saatler vesilesi ile. Ve şiir alanında yazdıklarını sevdim hatta kendisinin kalemi bana biraz eskileri anımsattı.
Her duyguyu ve çeşitli olayları kaleme alan Agâh Bey, örtülü anlatım tarzı sayesinde her şiirden birçok anlam çıkarmamıza olanak sağlıyor. Bir şiir bazen terk edilişi resmederken okurun