İşte, göçebe Juan-Juanlar, o kısa tarihlerinde, insanın bu gizli özüne kastetmek gibi en büyük vahşet örneğini çıkarttılar. Tutsakların yaşayan anılarını elinden almak usulünü bulmakla, insanlığa karşı en korkunç cinayeti işlemiş oldular.
- Asıl mesele de bu işte. Zaman ne kadar geçerse geçsin, bazı konularda hiçbir şeyi değiştirmez. Elinden malını mülkünü, varını yoğunu alsalar, bundan ölmezsin. Bunları yine edinebilirsin. Ama senin onurunu kırar, ruhunu öldürürlerse, işte buna çare yoktur
Mezarlığım, doğumum, tükenişim, üzülme.
İkimiz de asla bir şiirin en alıcı mısrası olamayacağımızı biliyorduk. Sen inanmak istemiştin sadece. Seni doğru olmasına rağmen asla kazanamayacak bir dava gibi sevdim, üzülme.
Bu yerlerde trenler doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir.. gider gelirdi...
Bu yerlerde trenler demiryolunun her iki yanında ıssız, engin, sarı kumlu bozkırların özeği Sarı-Özek uzar giderdi...
Coğrafyada uzaklıklar nasıl Greenwich meridyeninden başlıyorsa bu yerlerde mesafeler demiryoluna göre hesaplanırdı.
Trenler ise doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir.. gider gelirdi...
Yiğit sürücüleri tarihsel akışın,
İşçiler, evren kovanının arıları;
Bir kara somunun çevresinde döndükçe
Dünyamıza özgürlük getiren kardeşler.
O somunla doğrulur uykusunda akıl,
Ağarır o somunla bitmeyen gecemiz;
O güneşle bağımsızlığı erer kişi.