Saat geçmek bilmeyen bir gerçek
Zemheri değil bahar değil güz değil
Alnından dökülen yaz değil
Saat geçmek bilmeyen bir ömür
Buğulu gözlerin odağında kara bir leke
Ve ölümden öte bir yokluk hali
Bu mezar
Bu gece
Bu kör hücre değil
Bu
Tanrının işi değil
Bir gün herkes aynı rengi görecek
Hepimiz için gökyüzü aynı tonda
Yağmur aynı serinlikte olacak
Günlerden aynı gün olacak
Aynı saatte doğacak güneş
Bir çocuk ağlasa
Yoksulluktan
Aynı gözyaşı dolacak
Aynı bakan gözlerimize
Bir gün herkes aynı tadı alacak
Toprak
Toprak
Toprak
Bir gün herkes aynı rengi görecek
O ahir zamanda
O korkunç zifiri yoklukta
Körlüğün
Görmezliğin
Boynunda urgan olacak
Göğsüne geçip giden onca zamanın
Hatıranın
Mavi dağların
Hüznü dolacak
Sabahın üçü vuruyor pencereme
Kulağımda akvaryum uğultusu
Göğsümde sinsi sızılar
Bir ben bilirim uzun kışın sancısını
Bir de ardında gün saklı duvarlar
Bir gün herkes aynı rengi görecek
O ahir zamanda
O korkunç zifiri yoklukta
Körlüğün
Görmezliğin
Boynunda urgan olacak
Göğsüne geçip giden onca zamanın
Hatıranın
Mavi dağların
Hüznü dolacak
Bundan 5 yıl önce Çanakkale'nin yeni kordon sahilinde bir şişe birayla sabaha karşı çektirdiğim bir fotoğrafı Google anılar olarak hatırlattı. Fotoğrafa baktığımda en çok değişen şeylerin tebessümüm ve biranın fiyatı olduğunu gördüm.
Karlar diyarında inatçı bir çiçektir adın
Boyun eğmeden keskin soğuklara
Doruklarında dağların
Parlıyorsun tohum tomurcuk
Kardelensin
Kardelen
Zemheriyi bitiren
Ardından bahar gelen