"Allah'a dayandım!" diye sen çıkma yataktan.
Manayı tevekkül bu mudur? Hey gidi nadan.
Ecdadını, zannetme, asırlarca uyurdu;
Nerden bulacaktın o zaman eldeki yurdu?
Eğer bir kimse sizi korkutmak ya da yoldan çıkarmak niyetiyle Frengistan'ı överse, o zaman ona şunu sorun:"Hiç Avrupa 'da bulundun mu?" Eğer "Orada bulundum ve bir süre eğlendim*" derse hiç şüphesiz o bir Fransız taraftarı ve casusudur. Eğer "Hayır, hiç bulunmadım, Avrupa'yı sadece tarih kitaplarından biliyorum" derse o zaman o adam ya Frenklerin yazdıklarına itibar eden eşeğin biridir, ya da aşırı dindarlığından dolayı Frenkleri övmektedir..."
Sayfa 98 - Mehmed Said Halet Efendi. Paris (1803-1806)Kitabı okuyor
Sübhanallah, şu insanların aklı ve inançları ne acayip! Yıllarca ne methiyelerlerle kafamızı doldurdukları şu Frengistan ne garip şey. Anlatılanların bir benzerini bulamadığımız gibi karşımıza tam tersi çıktı...
Sayfa 98 - Mehmed Said Halet Efendi. Paris (1803-1806)Kitabı okuyor
Bu kafir diyarından sağ-salim dönebilmem için bana dua etmenizi rica ediyorum. Zira Paris'e kadar geldim, ama insanların sürekli bahsettiği ve methettiği Frengistan'ı hala göremedim. Acaba o harika şeyler ve o akıllı Frenkler hangi Avrupa'da, bilemiyorum...
Sayfa 97 - Mehmed Said Halet Efendi. Paris (1803-1806)Kitabı okuyor
BAYRAK
Kefenim olsun eski bir bayrak
Her tarafı kırmızı ortası ak.
Mezarımın üzerine koymayın taş Üzerimden uçan kuşlar söylesin askeri marş
Cesedimi koyun ayak altı bir yere
Üzerimden geçsin top, tank, piyade
Türk'ün orduları olsun yıldızlardan ziyade
Hey Türk yüksel ... yüksel...
Tanrı uzattı sana el.
13. servisten A... D...
Sonuç olarak; Birinci Dünya Savaşı yıllarında yaşanan bu acıyı, Rahmetli Ziya Gökalp'in 17 Mayıs 1919 günü çıkarıldığı mahkemedeki savunmasıyla özetlemek istiyoruz: "Milletime iftira etmeyiniz. Türkiye 'de bir Ermeni kırımı değil, bir Türk-Ermeni vuruşması vardır. Bizi arkadan vurdular... Biz de onları vurduk."
Osmanlı hükümeti bu durum karşısında önce Ermeni Patriği ile Ermeni toplumunun milletvekilleri ve diğer önde gelenlerine Ermenilerin Müslümanları arkadan vurmaya ve katletmeye devam etmeleri halinde gerekli önlemleri aldırmakla alacağını bildirmekle yetinmiş bu sonuç vermeyince, 24 Nisan 1915 tarihinde Ermeni Komiteleri'ni kapatarak yöneticilerden 235 kişiyi devlet aleyhine faaliyette bulunmak suçundan tutuklanmıştır. Dışardaki Ermenilerin her yıl "Ermeni soykırımının yıldönümü" diye andıkları 24 Nisan , işte bu 235 komitecinin tutuklandığı tarihtir.
"Bu kadar güzel bir yerde ,neden neşelenmiyorsunuz?" diye sordu.
" İnsanın içinde büyük bir sıkıntısı varsa , dışarıdaki güzellikler ona yetmiyor." dedi.
Heidi:
" İnsan sıkıntılarını Tanrı' ya açarsa,o bir gün her şeyi düzeltir." dedi.
"Ya insanın yüreğindeki sıkıntıyı Tanrı vermişse ne olacak? Eğer o sıkıntı yüzünden etrafımızdaki güzellikleri göremiyorsak, ne yapabiliriz ki?
Heidi biraz düşündükten sonra:
" O zaman bize kuvvet verecek şeyler okumalıyız.
Bir gün sizin de yolunuz düşer memlekete
Siz de görürsünüz bunları kadınlarda
Ödevleri yenilmek olan hep
Bıçakla kemik arasında
Susmakla ağlamak arasında
Yenilmek
Kadınlar
1955
Yetişkinler ne yaptıklarını saklama konusunda çok zeki değiller ve kısa süre sonra kendilerini ele veriyorlar. Biz çocukların uyuduğunu sanıyorlar ve onların ne dediğini duyacak ve ne yaptıklarını görecek kadar zeki olduğumuzu unutuyorlar. Sandıkları kadar aptal değiliz.
İnsanoğlu yaratıkların içerisinde en tuhaf olanı galiba .Kendi bireysel yaşamını güzel kılmak için milyonlarca türdeşinin hayat hakkını elinden alıyor.
Barışta propaganda ile neler yapıldığına dair biz iyi bir örnek oluşturuyoruz. Siyasi , iktisadi, dini , ahlaki, sıhhi olarak bizi içten çürütecek , tembelliğe sevkedecek yüzlerce atasözü olarak kabul edilen sözler var.
Örnek olarak sağlık için:"Akarsu kir tutmaz." , " Bit yiğitte bulunur.","Mikrop benm gibi oluncaya kadar ben dağ gibi olurum." gibi...
İktisat ve ahlak için:" Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar." ,"Her iş bitti de iş buna mı kaldı?", "Adam, sende ,geç olsunda güç olmasın." , "Devlet malı deniz , yemeyen domuz." , "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın." gibi...
MAh ajanlarının savaş yıllarında yaptıkları çalışmalar, dünya istihbarat tarihinin ender olayları arasında yer alır. Bunlardan biri de ünlü Çiçero'dur. Çiçero aslında MAH'a çalışıyordu.
Elyasa Bazna ,savaştan dolayı Türkiye ' ye kaçan binlerce sığınmacıdan biridir. Bazna ,İngiltere Büyükelçisi Sir Hugh Knatchbull Hughessen'in oda hizmetçiliğini kapar. Bazna ' yı da diğer mülteciler gibi takibe alan Türk ajanları , derhal onu kendi safına çekerler. Çünkü yapılan tespitlere göre İngiliz Büyükelçi, evine sürekli olarak evraklar götürüp getirmektedir. Ve bu evraklarda neler olduğu Türk istihbaratının ilgi alanındadır.
"Portuga!"
"Hı..."
"Ben senin yanından bir daha hiç ayrılmak istemiyorum, biliyor musun?"
"Niye?"
"Çünkü dünyanın en iyi insanı sensin. Senin yanındayken kimse bana zarar veremiyor ve kalbimde mutluluk güneş gibi parlıyor."