Geçmişi unutmak, onu yeni bir temelin altına gömüp kimsenin bulmamasını ummak değildi. Aslında, çirkin olan her şeyi ifşa edip sorumluluk almak anlamına geliyordu.
Ortada zorlayıcı bir durum varsa, bunu kabullenmediğimiz sürece iyileşemezdik.
"Eski alışkanlıklara ve acılara kapılmak kolaydır ancak artık var olmayan şeylerin peşinde koşarak asla mutlu olamazsın. Geçmişi unutup hayatına devam etmelisin. Ben öyle yaptım."
İnsanların mutlu olmak için bir hayat arkadaşına ihtiyaç duymadığına inanıyordum aslında. İlişki kurmak isteyenlere lafım yoktu. İstemeyenlere de tabii. Çocuk sahibi olmak ve evlenmek gibi şeyler için de aynı şekilde düşünüyordum.
"Önemli olan tek şey, bir erkeğin sahip olduğu iradedir. Bu iradeye sahipse, o zaman tam bir erkek sayılır.
...
Soy sop, servet ikinci derecede şeylerdi. Sizce de öyle değil mi hanımefendi?.."
Çiyoko, kendi yüzü gibi çirkin bir yüzün de bazı olumlu tarafları olduğuna inanırdı. Böyle bir yüz bir kere tam formunu bulduktan sonra, her türlü duyguyu güzel bir yüzden daha iyi gizlemeyi başarabilirdi.