Sabitlenmiş gönderi
1960'larda ağır sanayi hamlesine öncülük eden, toplu iğne bile yapamıyoruz denilen bir dönemde, Gümüş Motor'u, yerli otomobili üretebilme cesaretini toplumu aşılayan bu hareket, Bugün de ileri teknoloji ve bilimsel çalışmaların ülkemizde gerçekleştirilmesi noktasında Öncü vazifesi görmeye devam edecektir.
81 syf.
·
Puan vermedi
·
261 günde okudu
Okur Takip Önerileri
Talha tekrar paylaştı.
Davaya iman etmeyen kafirler güvenilir ve emin oldukları sürece davetçilerin onlardan yararlanmaları caizdir.
Bugünkü Faizci Kapitalist Düzen'de alınan vergiler netice itibariyle haksız olarak fakir fukarayı ezen vergilerdir. Zaten geçinemeyen işçi, memur, köylü, esnafın brüt gelirlerinden vergi kesmek; vergiyi haksız olarak bunlara ödetmek mahiyetindedir. Aynı şekilde tüccardan ve üretimin her kademesinden ve her ne suretle olursa olsun kârdan, kazanç ve gelirlerden vergi kesmek demek, netice olarak bu kâr ve gelirler, satılan mallardan yapıldığı için bu malları satın alanlara yani vergiyi dolaylı olarak sonunda fakir fukaraya yüklemek mahiyetindedir.
Adil Düzen'de vergi devletin üretime yaptığı katkı ve hizmetleri karşılığında kendi hakkını alması esasına dayanmaktadır.
Birçok konu da aydınlıkçı ve özgürlükçü düşündüğünü sanan bazı sözde hümanistlerin samimi olmadığı, kalın duvarları ve tabusu olan toplumun yansıması insancıklar olduğu er geç ortaya çıkar. Kimsenin marjinalliğine hayran kalmayın. Dikkat çekmek için yalan söylediklerini anladığınızda çok geç olabilir.
Faiz
Bir defa haklı veya haksız olarak sermayeyi ele geçiren kimse faiz yoluyla hiç Emek harcamadan haksız olarak başka insanları sömürmekte ve oturduğu yerde büyük kazançlar elde edebilmektedir. Bu ise nefis terbiyesi görmemiş insanlardan fakir olanları zaruretten dolayı ahlaksızlığa iten, zengin olanları da haksız olarak elde ettikleri çok büyük kazançlardan dolayı ahlaksızlığa iten ve netice itibariyle toplumların ahlaki çöküşüne sebep olan bir faktördür ve faiz 40 çeşit belanın mikrobudur
Talha tekrar paylaştı.
Erbakan Hoca millî kelimesini sever ve önemserdi. Ama bu millî kelimesinden kastı ırkî veya coğrafî bir millîlik değil "Millet-i İbrahim"i ifade eden bir anlayıştı. Erbakan Hoca sık sık Millet-i İbrahim vurgusu yapardı. "Milli Görüş, milletin görüşü demektir" derdi. İlber Ortaylı, millî kelimesini "ümmet" manasında en doğru şekilde kullananın Erbakan Hoca olduğunu söylüyor.
Sayfa 136 - Milli Gazete Ankara Kitap KulübüKitabı okudu
Talha tekrar paylaştı.
Tabii Erbakan Hoca çok farklı bir liderdi. Bir kere o bir öncü. Hani "Ya bir yol bulacaksın ya bir yol açacaksın!" denir ya... Erbakan sadece Türkiye'ye değil İslam dünyasına yol açmış, ufuk açmış bir lider.
Sayfa 241 - Milli Gazete Ankara Kitap KulübüKitabı okudu
ÇÜNKÜ BİZ MİLLÎ GÖRÜŞ'ÜZ.
Binyıllık yürüyüşler bir adımla başlar. Bizler bir yıllık değil bin yıllık yürüyüşlerin yolcularıyız. Bizler Mekke'den Medine'ye yürüyenleriz. Bizler elinde asa kızıldeniz'e yürüyenleriz. Bizler içecek su, iyileşecek ilaç bulamadığı için ölen Afrikalı çocuklar için yürüyenleriz. Kimsenin şüphesi olmasın, bu yürüyüşümüz yeryüzünde tek bir mazlum kalmayana dek devam edecek. Çünkü biz Saadet partisiyiz, Biz Millî Görüş'üz
Bizim Mücadelemiz Hak İçindir
Biz büyük binalar yapmanın değil, büyük insanlar yetiştirmenin mücadelesini veriyoruz. Biz lüks saraylarda, görkemli plazalarda Saltanat sürenlerin değil, İnşaat şantiyelerinde emeği sömürülenlerin mücadelesini veriyoruz. Biz gösteriş ve şatafatla övünenlerin değil, metrobüs duraklarında bekleyenlerin mücadelesini veriyoruz. Biz gizli kapılar ardında kamu ihalelerini paylaşanların değil, kömür madenlerinde ekmeğini paylaşanların mücadelesini veriyoruz. Dört ayrı yerden 4 ayrı maaş alan torpillilerin değil üniversite mezunu işsiz gençlerin mücadelesini veriyoruz. Esnafın, köylünün çiftçinin, işsiz gencin, açılık sınırının altında maaşa mahkum edilen emeklinin mücadelesini veriyoruz. Hak yiyenlerin değil, Hakkı yenenlerin mücadelesini veriyoruz. Eli nasırlı, yüreği hüzünlü Anadolu emekçisinin mücadelesini veriyoruz. Bütün insanlığın saadeti için çalışıyoruz.