"Her şeyin İslâm'ca olsun.
Görünüşün, düşünüşün, davranışın, yaşayışın, tercihin, sevmen veya kızman, desteklemen veya engellemen, emrin veya nehyin, konuşman veya susman îmani bir hakikate dayansın, ulvi bir gayeye yönelik olsun!
Aktif ve enerjik müslüman ol!"
"Zulmedenler ise, nasıl bir inkılab yerine (dünyadaki hâllerinin zıddına) döneceklerini yakında bileceklerdir."
(Şuara Sûresi, 227. Ayet-i Kerime Meâli)
"İnsan, sâir hayvânâta muhâlif olarak, hanesiyle alâkadar olduğu misillû dünya ile alâkadardır ve akaribiyle münâsebetdar olduğu gibi, nev'-i beşer ile de ciddî ve fıtrî münâsebetdardır. Ve dünyada muvakkât bekasını arzuladığı gibi bir dâr-ı ebedîde bekasını, aşk derecesinde arzuluyor. Ve midesinin gıda ihtiyacını temin etmeğe çalıştığı gibi dünya kadar geniş, belki ebede kadar uzanan sofraları ve gıdaları, akıl ve kalb ve ruh ve insaniyet mideleri için tedarik etmeğe fıtraten mecburdur, çabalıyor. Ve öyle arzuları ve matlabları var ki, ebedî saadetten başka hiçbir şey onları tatmin etmiyor."