Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kadir Taha Bayram

Kadir Taha Bayram
@TahaBayram
28 Kasım 2004
8 okur puanı
Mart 2024 tarihinde katıldı
Vatansever, yetenekli ve mücadele taraftarı tek kumandan elbette ki Mustafa Kemal Paşa değildi. Ona bu mücadelede yardımcı olan kumandanlar vardı. Ancak onu diğerlerinden ayıran en önemli farklılığı elbette ki dehasıdır. En akıllı, önde gelen generallerimiz bile -ki bence kurmay olarak makul bir görüş- "Bursa'yı Antalya'yı, İzmir'i kurtarmakla uğraşmayın, olacak şey değil, tükeniriz, elimizdekini de kaçırırız" diyorlar, Anadolu ve Doğu Anadolu ile yetinilmesi gerektiğini söylüyorlardı ki bu "İlk hedefiniz Akdeniz'dir" düşüncesine muvafk değildi. Atatürk'ün kafasındaki geleceğe ait savaş hedefi çok daha farklı ve doğru olanıydı.
Reklam
15 Mayısta Yunanlıların, İngiltere desteğiyle İzmir'e çıkışı üzerine, Dokuzuncu Ordu Müfettişi Mustafa Kemal de Bandırma Vapuru'yla iki gün içinde Samsun'a hareket etti. 19 Mayıs Pazartesi günü sabah saatlerinde Samsun'a geldi. Sandallarla Reji İskelesi'ne çıktılar. Resmi görevli olması sebebiyle bir heyet tarafından karşılandı. Samsun, kurtuluş mücadelesinin fitilinin ateşlendiği şehir oldu. Nitekim seneler sonra O günü anlatırken, "Ben Samsun'u ve Samsun halkını gördüğüm zaman memlekete ve millete ait bütün tasavvurlarımın, kararlarımın yerine getirilebilir olduğuna bir defa daha kuvvetle inanmıştım. Samsunluların hal ve durumlarında gördüğüm gözlerinden okuduğum vatanseverlik, fedakârlık, ümit ve tasavvurlarımı müspet bir inanca götürmeye yeterli olmuştu" diyecektir.
Mondros sonrasında Mustafa Kemal'e, henüz İstanbula yeni gelmişlerken yaveri İtilaf Devletlerinin donanmalarını kast ederek "Paşam, gelmişler" demişti. İstanbul limanı yabancı gemilerle doluydu. İşte o gün mavi göğün altında, masmavi Marmara'ya bakarak, "Geldikleri gibi giderler" dedi. Memleket her ne surette olursa olsun, işgalden kurtarılmalıydı ve kurtulabilirdi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkmasından 23 Nisan 1920'de Anadolu'da saltanat ve hilafetin gerçek koruyucusu ve kurtarıcısı olduğunu açıklayan Milli Meclis Hükümeti'nin (Türkiye Büyük Millet Meclisi Hüktmeti) ortaya çikmasına kadar geçen 11 aylik sürede Milli Mücadele'nin birinci safhası tamamlanmıştır.
Ama Mustafa Kemal Paşa 1918'de, "Geldikleri gibi giderler" demişti. Bu bir düş kurma ifadesi değildi, zira kurmay kafası gideceklerini anlar "Bunlar yorgun. Biraz uğraşırsan, aklını başına toplarsan, teslim olmazsan gider bunlar" diyordu ve nitekim gittiler.
Reklam
Mütarekeden sonra Harbiye Nezareti'nin emriyle Adana'dan İstanbul'a hareket etmiş ve seyahatinin sonunda, kasım ortasında, Haydarpaşa Garı'ndan bindiği botta meşhur sözünü söylemiştir. Bunun rastgele bir söz olmadığını, yakın savaş stratejisinin ilk temelini atan bir stratejik görüş ve taktik olduğu görülüyor: "Geldikleri gibi giderler." Bu sözün sadece bir temenni olmadığı, belirli bir plan, değerlendirme ve stratejik öngörüyle söylendiği açıktır.
Mustafa Kemal Graziani'ye şöyle demiş: "Türk milletinin fevkalade meziyetleri vardır. Fakat ne yazık ki onu karanlık ve cehalet içinde bırakıyorlar. Millet pratik bir şekilde modern maarife susamıştır. Rejim, iktisadi hayatın hiçbir cephesinde millet ve devletin faaliyet göstermesine müsade etmiyor. Hâlbuki Türkiye'nin nefes alması, ilerleyebilmesi ve mazhar-ı hürriyet olması için her şeyden evvel Türk milletinin maneviyatını yükseltmek ve onu taassuptan kurtararak faal bir kudret iktisap etmesine çalışmak lazımdır. Millet cahil dervişlerin elinden tahlis olunmalı ve bunların yerine iyi tahsil görmüş, laik profesörler getirilerek işin başına geçirilmelidir. Hülasa, milletin daha pek çok şeye ve inklablara ihtiyacı vardır. Millet aile ve toplum hayatında doğu düşünce tarzından sıyrılmalıdır. Türk halkının gerçeği görüp kavrayabilmesi için pek çok büyük reformlar gerekir."
Atarürk de vakti zamanında bütün genç subaylar gibi İtthatçı idi. Ama çok erkenden bu zümreden soğumuş bırakmış ve erkenden fırka yönetimine karşı tenkitçi bir bakış edinmiştir. Enver Paşa'yla yıldızları barışmamıştır. Enver, O'nu sevmiyordu, Atatürk ise Enver'i bir tehlike olarak görüyordu. Bu ikisi farklı bakıştır. Enver Paşa, Mustafa Kemal'den hazzetmiyordu. Onu konumu itibariyle muhteris, gayr-ı memnun biri olarak görüyordu. Mustafa Kemal için ise Enver, sevip sevmemenin ötesinde tehlikeli birisiydi.
%50 (240/480)
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Gazi Mustafa Kemal Atatürkİlber Ortaylı
8.9/10 · 11,3bin okunma
200 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Ceza Kolonisinde ve Diğer Öyküler
Ceza Kolonisinde ve Diğer ÖykülerFranz Kafka
7.4/10 · 8,5bin okunma
Reklam
"Bilmiyorum," diye bağırdım alçak sesle, "bilmiyorum işte. Kimse gelmiyorsa, gelmiyordur. Hiç kimseye kötülük yapmadım, hiç kimse de bana kötülük yapmadı, fakat kimse bana yardım etmek istemiyor. Gerçekten hiç kimse.
374 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
İlk Müslüman
İlk MüslümanLesley Hazleton
8.2/10 · 548 okunma
Machiavelli'nin ünlü deyişindeki gibi: "Bütün silah kuşanmış peygamberler fethetti, silahsız peygamberler de başarısız oldu."
Sayfa 224Kitabı okudu
Geleneksel resim aynen şöyledir; Tanrı Hz.Muhammed ile ya da daha doğrusu Hz.Muhammed aracılığıyla konuşur. Fakat sizin aracılığınızla size konuşulduğunda kaçınılmaz olarak soracağınız soru, duyduğunuz ses kendi dönüşmüş sesiniz mi yoksa o dönüşüm gerçekten de sizin ötenizdeki bir varlığın yaptıklarının sonucu mu olmalıdır? Veya sonuçta bu ikisi arasinda bir fark yok mu? Gnostiklerin(bilinirciler) temel görüşü budur, tüm geleneklerdeki en büyük gizemsel düşünürlerin görüşüyse, ilâhi kıvılcımın her insanoğlunun kendi içerisinde bulunduğudur.
Sayfa 119Kitabı okudu
85 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.