Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Vakur Tscheisever

Vakur Tscheisever
@Tscheisayan
Bu dünyada renk, nakış, lezzet, ne varsa küsüm! Gözümde son marifet, Azraile tebessüm...
Sabitlenmiş gönderi
- " (...) Şu garibin derisini yüzsen; Allah’a düşman olanı, kendine dost tutmaz!.."
Sayfa 50 - XXV. Hikâye, -Zalim Padişahla Zâhid-,Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları: 383 Bilim ve Kültür Eserleri Dizisi: 40 İslâm Klasikleri: 16Kitabı okudu
Reklam
Vakur Tscheisever tekrar paylaştı.
ÂLİM BİR SUBAY...
Kahire'de çokça görüştüğümüz ve kendisinden istifade ettiğimiz büyüklerimizden biri de Sadık Sabri bey idi. Kendisi Miralay rütbesinde iken, (kurmay Albay) askeriyeden ayrılmıştı. Yalnız asker değil, aynı zamanda bir ilim adamıydı. Arapça, Farsça, Almanca, İngilizce, Franszıca bilirdi. Sultan Abdülhamid devrinin iyi yetişmiş subaylarındandı. Harbiye Mektebi'nde, Fevzi Çakmak ile aynı sınıftaymış.
Sayfa 189 - 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Miralay Sadık Sabri bey-, Âlim Bir Subay, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Vakur Tscheisever tekrar paylaştı.
HATALI KUMANDANLAR...
Miralay Sadık Sabri bey, Balkan harbinde Fethi Okyar ile Mustafa Kemal'in idaresindeki yirmi bin kişilik askeri birliğin Bulgar ordusu karşısında hezimete uğraması ve çoğunun şehid düşmesi hâdisesi üzerine, Enver Paşa tarafından, meselenin tahkikatı için vazifelendirilmişti. Teftişi sırasında, kumandanların hatalı olduklarını tesbit etmiş ve raporunda bunu belirtmişti...
Sayfa 189 - 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Miralay Sadık Sabri bey-, Balkan Harbindeki Raporu, Kaynak YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Vakur Tscheisever tekrar paylaştı.
MİRALAY'IN REYİ, ALEYHTE...
Miralay Sadık Sabri Bey, Balkan Harbi'ndeki teftiş vazifesinden sonra, Sultan Vahdeddin'nin Anadolu'yu toparlayıp milli bir direnişe hazırlaması için, bir Paşa göndermek istediği zaman, bu işin araştırılmasıyla da vazifelendirilmiş; Sadık Sabri bey, Padişahın Mustafa Kemal tercihinin yanlış olduğu kanaatiyle reyini aleyhte kullanmıştı. İşte M. Kemal'le aralarında olan bu muhalefet dolayısıyla ordudan ayrılmış, Kahire'ye göç etmişti.
Sayfa 189 - 190 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Miralay Sadık Sabri bey-, Balkan Harbindeki Raporu, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Vakur Tscheisever tekrar paylaştı.
İNKÂR FIRTINASI...
Miralay Sadık Sabri Bey'i Kahire'de tanıdığımda kendisi 70 yaşlarında idi... [...] - "Çocuklar sizler ilim Mehmetçiklerisiniz; sizler birer kahramansınız." der ve şöyle devam ederdi: "Evet ufuklar karardı; zulüm göz açtırmıyor, bir inkâr fırtınası memleketimizi tarumar etti, ediyor. Fakat Tevfik Fikret'in şu kıt'asını severim: Zulmün topu var, güllesi var, kal'ası varsa, Hakkın da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır. Göz yumma güneşten, ne kadar nûru kararsa, Sönmez ebedî. Her gecenin gündüzü vardır...
Sayfa 190 - 192 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Miralay Sadık Sabri bey-, İlim Mehmetçikleri, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Vakur Tscheisever tekrar paylaştı.
Kazım Karabekir Paşa...
Sadık Sabri Bey'e Kâzım Karabekir Paşa'yı sormuştuk. Şöyle dedi: - "Karabekir saf insandır! Bakarsın, Şeyhü'l-İslâm'ın elini öper; bakarsın tam zıd tarafa geçer. Kadir Mısıroğlu Bey'in bir sözü var. kendisine: "Kadir bey, Karabekir Paşa'nın İttihad ve Terakki'ye dair kitabını gördünüz mü?" diye sormuştum... O da: "Üstâdım gördüm. İnsan Karabekir'den soğuyor, yahu..." demişti...
Sayfa 196 - 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Miralay Sadık Sabri bey-, Karabekir Paşa , Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Vakur Tscheisever tekrar paylaştı.
FEVZİ ÇAKMAK PAŞA ve MAKİNA...
Miralay Sadık Sabri Bey'e Fevzi Çakmak Paşa'yı da sormuştuk, şöyle dedi: - "Fevzi paşa, bir makinadır! Bilgilidir, okur, okumayı öğrenmeyi sever. Üç Avrupa dili bilir; temiz bir gençliği vardır, çok kuvvetli hafızası vardır..." Bunun üzerine Sadık Sabri Bey'e sorduk: "Peki efendim, Fevzi Paşa madem böyle temiz ve kıymetli bir insandır; bu inkılâp hâdiselerine niçin seyirci kaldı, bir iş göremedi?" - "Ah çocuklar, sözlerime dikkat etmiyorsunuz. Ben onun için "makinadır" dedim. kuvvetli bir makinadır... Büyük insandır demedim... Makinayı, insanlar kullanır; makina, insanları kullanamaz! Makina hangi elde olursa onun için çalışır. İT'nin büyük askeri, Cihan Harbi'nin, Mütareke'nin askeri, sonra Cumhuriyet devriminin büyük askeri. Büyük insan mânâsına değil; verilen emri yerine getirir. Hâdiselere istikamet verecek, emir verme kabiliyeti yok. M. Kemal'e rakip olacak, onunla mücadele edecek çapta değildir. Ondan büyük işler beklemek doğru değildir. İnsan tanıyamamak, yanlış insan seçmek, büyük bir belâdır..."
Sayfa 195 - 196 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Miralay Sadık Sabri bey-, Fevzi paşa Makinadır!, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Vakur Tscheisever tekrar paylaştı.
NABZA GÖRE ŞERBET ve M. KEMAL...
Sadık Sabri Bey, M. Kemal hakkında yaptığı ikinci tahkikatı da şöyle anlatırdı: - "Sultan Vahdeddin'in veliahtlığı sırasında, bir Avrupa seyahati vardır. Bu yolculuğunda ona M. Kemal yaverlikle murâfakat etmiş. Vahdeddin İtihadçılara muhalif, onları sevmediği gibi güttükleri siyaseti de tasvip etmez. Tabiî, M. Kemal hazırlıklı; bütün seyahat boyunca, İttihatçıları tenkid etmiş, veliahtın nabzına göre şerbet vermeyi bilmiş. M. Kemal böyle konuştukça Vahdeddin: "Aman Paşa'm siz şimdiye kadar nerelerdeydiniz? Sizin gibi aklı başında, İttihadçılara kanmamış bir zabiti, ben ilk defa görüyorum..." dermiş. Paşayı, hanedana âşık, büyük dost, büyük kurtarıcı gibi kabul etmiş. Kendisi 1918 yılı temmuz ayında tahta oturunca, mağlubiyet sonrası, Anadolu'daki kuvvetleri toparlayıp idaresi altına alacak paşayı yollamak istemiş ve tabiî olarak M. Kemal'i hatırlamış..."
Sayfa 197 - 198 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Miralay Sadık Sabri bey-, Veliaht Vahdeddin ve Mustafa Kemal, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Vakur Tscheisever tekrar paylaştı.
YAPILANLAR BANA ÇOK AĞIR GELDİ, PERİŞANIM...
M. Sabri Bey'in oğlu İbrahim Sabri Bey de Âkif bey'i çok sever, ona "Şair-i Azamımız" der, hürmet ederdi. Bir defasında o da Âkif Bey'e, Türkiye'de yapılanları, kalemiyle neden tenkid etmediğine dair merakını ihsâs edince, Âkif Bey'in şöyle dediğini nakletmişti: - "İbrahim bey, ben yalan söylemem; Allah'ım şahiddir, yemin de etmem... Yeminim olsun ki, mecâlim kalmadı; kendimi toparlayamıyorum. Bu yapılanlar bana çok ağır geldi. Perişanlığımın derecesini size şöyle anlatayım: Secde-i sehivsiz namaz kılmaz oldum. Yahu namazda dalıp gidiyorum. zihnim öyle perişan.
Sayfa 114 - 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Şeyhü'l-İslâm Mustafa Sabri Efendi-, Şaşırmadan Namaz Kılamıyorum, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Vakur Tscheisever tekrar paylaştı.
MUSTAFA SABRİ EFENDİ'NİN KIRGINLIĞI...
M. Sabri Efendi ile M. Âkif Bey arasındaki münâsebeti, Yozgatlı İhsan Efendiye de sormuştuk. İhsan Efendi, insaflı, herkese hakkını verir bir insandı; şunları söyledi: - "M. Sabri efendi, Âkif Bey'in şiirine, şairliğine hayrandı. Görüşü şudur: Türkiye şimdiki hâle düşmeden önceki zamanlarda, Âkif bey, yandı yakıldı, ağladı, bizleri de ağlattı. Ama şimdi, millet daha fena duruma düştüğü hâlde, sesini çıkarmıyor... Ayrıca M. Sabri efendi, muhalefet yaparken kendisine katılmadıkları için, Âkif'e ve diğerlerine kırgındır. Bunu da söyler..."
Sayfa 113 - 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Şeyhü'l-İslâm Mustafa Sabri Efendi-, İhsan Efendi'nin Fazileti, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Vakur Tscheisever tekrar paylaştı.
BİLMEK ve YAŞAMAK...
Merhum Zahid Efendi, ömrünü ilim yolunda harcayan; âdeta ilimde fânî olmuş bir zât idi. Şöyle derdi: - "Resûlullah Efendimiz, duasında: Yarabbi aklımı, imânımı artır dememiş; fakat "Yarabbi İmimi artır", demiştir. Bugün Müslümanların adam olmasını, İslâm'ın tekrar yaşanmasını, yaşatılmasını dileriz. Herkes bunu ister... Fakat bilmezse, neyi yaşayacak? İnsan bilmediği şeyi nasıl yaşar?.."
Sayfa 168 - 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Zahid-ül Kevserî-, İlim Garip Kalmıştır, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Vakur Tscheisever tekrar paylaştı.
İLİM, NAFİLE İBADETTEN EFDALDİR...
Zahid Hoca ilim bahsinde şöyle derdi: - "Çocuklar benim vaktim ilim yolunda geçiyor; amelim çok olmuyor. Nafile ibadetler vakit ayıramıyorum, binaenaleyh çocuklar, ben şuna iyice inanmışım ki, ilim, nafile ibadetten efdaldir. Nafile ibadetler, şahsınızı kurtarmak, Allah lûtfederse cennetteki makamınızın yükselmesi içindir. Fakat ilim, Müslüman kardeşlerinizi cehennemden, cehennemin başlangıcı olan dalâletten ve küfürden kurtarır..."
Sayfa 169 - 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Zahid-ül Kevserî-, İlim Nafile İbadetten Efdaldir, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Vakur Tscheisever tekrar paylaştı.
FARLI GÖRÜŞLER...
M. Sabri ve Zahidü'l kevserî Hoca Efendilerin, iki meselede, birisi kadere imânda, diğeri kavmiyet hissine dair iki hususta farklı görüş ve davranışları vardı. M. Sabri Efendi "Mevkıfu'l Beşer Tahte Sultâni'l Kader" isimli eserinde şöyle bir bahis dikkatimi çekmişti: "Memleketten çıktıktan sonra, hâdiselerin seyri, beni "ef'âl-i ibâd", kulların işledikleri ameller, yaptıkları işlerin hükmü meselesinde, "cebri mutavassıt olmaya, Zahid Efendi'yi ise i'tizâle, mu'tezile mezhebine sürükledi. Bu hususta görüşlerimiz ayrıldı..."
Sayfa 176 - 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Zahid-ül Kevserî-, Farklı Görüşler, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Vakur Tscheisever tekrar paylaştı.
ÇERKESLER-HANEFİLİK ve ZÂHİDÜ'L KEVSERÎ...
Efendim Zahid Hocamız Hanefi mezhebindendir ve bu mezhebin efdaliyeti bahsinde kuvvetli deliller getiriyor. Hocamızın delilleri ve müdafaası kuvvetlidir. Fakat hocamızın Hanefi mezhebini tercih etmesinin bir sebebi daha vardır ki, o da şudur: Çünkü Çerkes kavmi Hanefi'dir. Hocamız: Benim kavmim olan necip Çerkes kavmi, bu mezhebi seçmiştir. Eğer bu mezhep en iyi mezhep olmasaydı, benim ecdadım Hanefi olmazdı. Onların tuttuğu mezhep mutlaka mezheplerin en kuvvetlisidir..."
Sayfa 188 - 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Zahid-ül Kevserî-, Zâhid Hocamız ve Hanefî Mezhebi, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Vakur Tscheisever tekrar paylaştı.
ZÂHİDÜ'L KEVSERÎ'NİN ÇERKESÇİLİĞİ ve YAVUZ SULTAN SELİM...
Zâhid Efendi'nin bu Çerkes taraftarlığı, hattâ onun tarihe bakışına da sirayet etmiş!. Bu tabiî önceleri malûm değildi. Fakat M. Sabri Efendi'nin kadere dair risalesine verdiği cevapta ortaya çıktı. Meğer bu yüzden de Sabri efendiye bir kırgınlığı varmış... Bu dargınlığa, daha önce cereyan eden şöyle bir hâdise sebep olmuş: Mısır basınında, "Bugünkü Türkiye Müslüman dünyasına niçin yardım etmiyor?" diye bir bahis açılmış. Bunun üzerine Abdullah Annan isimli bir tarihçi: - "Bugün Türkiye'den ne yardım bekliyorsunuz? Türkiye, Osmanlı Devleti olduğu devirlerde bile Müslüman dünyasına yardım etmemişti..." diyerek bir yazı neşretmiş. Bu yazı bir gazetede çıkınca, Miralay Sadık Sabri bey okuyup üzülmüş ve M. Sabri Efendi'yi durumdan haberdâr etmiş. M. Sabri Efendi hemen bir reddiye ve Osmanlıyı müdafaa eden bir cevap yazmış ve neşretmiş. Osmanlı padişahlarını ve Mısır'ı fetheden Yavuz Sultan Selimi medhetmiş. Bu medh Meğer Çerkes olan Zâhid Hoca'ya ağır gelmiş. (Malûm Tomanbay da Çerkes). Kader meselesinde Sabri Efendi'ye yazdığı cevapta lâfı buraya getirip şöyle diyordu: "Müftilenâm, son inkılâplardan sonra Türklükten istifa ettiğini yazmıştı; demek vazgeçmemiş! Yoksa Yavuz Selim'i övüp de başına belâlar getirmezdi. Tomanbay gibi bir kahramanı astırmış olan, yavuz Selim gibi bir yırtıcı kuş övülür mü?"
Sayfa 181 - 182, 183 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Zahid-ül Kevserî-, Zahid Hoca'nın Çerkesçiliği, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
40,7bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.