Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tuba Öztürk

Seni unutacak ömrüm kalmadı Bir soğuk zamanın akşamında Dönüp yine sana baslıyorum
Şükrü Erbaş
Şükrü Erbaş
Reklam
serçeyi öldürmek
"Yıkmayı çok iyi bilirim ama yapmak nedir haberim yok. Dağıtmakta üstüme yok ama toplamanın önünden bile geçemem."
Seni bir saat ileri almışlar beni bir saat geri, ortak bir takvim bile yok...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İstesem de hayatımdan çıkaramayacağım insanlar, kendi istekleriyle çıktılar teşekkür ederim:)
Sevgili hanımlar bugün oy verirken oy verme hakkını bizlere veren kişinin Atatürk olduğunu unutmayalım 🫶🏻🇹🇷
Reklam
İlk turda bitirelim 🫶🏻🇹🇷
Bitmez sandığım her şey bitti.
"Bazı insanlarla iki defa tanışırsın."
Seversin dünyayı doludizgin ama o bunun farkında değildir ayrılmak istemezsin dünyadan ama o senden ayrılacak yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı? Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık yahut hiç sevmeseydi Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
''Yarattığın bu garip varlıkları ne olur hatırla tanrım." Anlat bana
Reklam
Yahu dudak büzdüren yalnızlık dert mi? Bak güzelim, aynı göğün altında kuşları sevmeyen var.
Biraz Yorgunum
Biraz yorgunum. Kavgaları birikiyor insanın, Her uzvundan ayrı ayrı taşıyor acısı zamanla. Yaşımdan yorgun, Yaşımdan telaşlıyım bugünlerde. Kaç yaşındayım sahi.. Saymadım, bilmiyorum. Belki kırklarımdayım. Belki otuzlarımda, Belki de doksan sene yuvarlandım. Bu dünyanın sırtında, hiç bilmiyorum! Hayat taviz vermediği hızı ve kavgasıyla akıp gidiyor! Baharın rahiyasından akıp coşan çiçeklerle hatırlıyorum lise yıllarımızı! Kimimize kış, kimimize bahar olup canıyla değen babalarımızı! Bu memlekette insanlar belki de en çok baba sancısıyla inliyor, en çok baba deyince aklımıza gelir çocukluğumuz. Mazinin araladığı perdeden sızıyor eski günler.. Onlarla kavgalı onlarla sevdalı olduğumuz. En çok baba yokluğunun hüsranıyla kızıyormuş zaman ayrılığın yarasını. İnsan baba olunca anlıyormuş babasını!
Şilan Avcı
Şilan Avcı
Sizin evlat diye bildiğiniz evlatlar gerçekte sizin değillerdir, Onlar kendini özleyen hayatın oğulları ve kızlarıdırlar. Sizler aracılığıyla dünyaya gelmişlerdir ama sizden değillerdir. Sizlerin yanındadır ama sizlerin malı değillerdir. Onlara sevginizi verebilirsiniz ama düşüncelerinizi asla. Çünkü onların kendi düşünceleri vardır. Onların vücutlarını çalabilirsiniz ama canlarını asla. Çünkü onların canları geleceğin sarayında oturur ve sizler düşlerinizde bile orayı ziyâret edemezsiniz. Kendinizi onlara benzetmeye çalışabilirsiniz ama onları kendinize benzetmeye kalkışmayın hiç. Çünkü hayat ne geriye gider ne de geçmişle ilgilenir. Sizler, evlatların birer canlı ok gibi fırlatıldıkları yaylarsınız. Yayı geren, sonsuza açılan yolda kendine hedef edinmiştir. Ve oklarını en uzağa eriştirebilmek için kendi gücüyle sizleri gerer. Yayı gerenin elinde seve seve bükülün. Çünkü oku atan o güç, Uzaklaşan okları sevdiği kadar elindeki sağlam yayı da sever.
Ermiş
Ermiş
Halil Cibran
Halil Cibran
Yaşanmamış bir hayattan daha üzücü ne olabilir
Esra Ezmeci
Esra Ezmeci
yıkıldı yolunu bekleyen şehir şimdi gelsen de bir, gelmesen de bir
Nurullah Genç
Nurullah Genç
Cenneti ve cehennemi arıyordum, dünyanın ve sonsuzluğun ötesinde Görkemli bir ses yankılandı göklerde Ne arıyorsun? Cennet de sendedir, cehennemde.
Ömer Hayyam
Ömer Hayyam
Reklam
Niye yazıyorum ki bunları. İçimiz bir dolap değil ki açıp bakalım. Açıp gösterelim. Yine de anlatıyoruz ama. Bizi farkedince eşyaların arasına gizlenmeye çalışan bir böceğe benziyor anlattıklarım. Gelecektim. Ama daha kötü bir anım olsun istemedim.
Cahit Zarifoğlu
Cahit Zarifoğlu
Ölüme Dair Konuşmalar 5
İşte ben hep böyle garip mahzun, Bir şey beklermişcesine yaşıyorum. Bazan öyle günlerim oluyor ki, Elâgözlüm, Ne oldu, nasıl bitti şaşıyorum.. Bazı bilmem, gün nasıl başladığında, Kayıp kayıp gidiyor dünya bıkkın bakışlarımdan. Yaşıyorum, yaşıyorum da bitmiyor, Bir tutam sakız oluyor ağzımda zaman.. Yaşamak ne kadar çekilmez gelse de arasıra, Bu
Ölüme dair konuşmalar 2
İşte günlerden bir gün Ela gözlüm, Yeni bir başlangıçla bitecek ömrümüz. Amenna ve Saddakna, Bari hoşça geçse günümüz… Hangisine tasa edeceğiz, şaştık. “Ölüm derdi, kalım derdi” derken Dimyata pirince giden misali, Yolun ortasına ulaştık… Ölüm bir hatıra gibidir insanda; Kâh hatırlanır, kâh unutulur. Fakat bir gün, bir gün nihayet Gözle görülür elle tutulur… Şimdi taştan çıkardığım ekmekle, Çorba içmedeyiz sıcak sıcak. Fakat yarın kim diyebilir ki Turgut, Hatıra olmayacak?.. Unutmak istiyorum zaman zaman, Ne yapsam, ne etsem olmuyor, Kabulleniyorum, Kabulleniyorum da -gelgelelim- İçim içimi yiyor… Nasıl ki, unutamaz insan Bir kez gerçekten sevdi mi… Senin anlayacağın Ela gözlüm şimdiden Alıştırıyorum kendimi…
Turgut Uyar
Turgut Uyar