Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Turey Kose

456 syf.
·
Puan vermedi
Gülten
Asuman Susam’ın kaleme aldığı Gülten, hem bir dönem romanı hem bir biyografi hem de çok ciddi bir inceleme kitabı olarak okunabilir. Bir şair kadının şiirin doruklarındaki bir başka şair kadına saygı duruşu. Ama öyle çok uzaktan değil, kelimeleriyle kucaklar gibi...Kucaklar gibi ama mesafeyi de gözeten bir şair ihtimamıyla, bir kadın duygudaşlığıyla... Gülten Akın hayatına ne çok sıfat sığdırmış! Kadın, şair, anne -hem de beş çocuklu- avukat, aktivist...Asuman Susam, çocuklarının “siz” diye seslendiği Gülten Akın’ın sert kabuğunun arkasına incelikle bakmış; bir “eş” olarak zorlandığı, yalnız bırakıldığı hayat sapaklarını da not etmiş...Şairin hayatına dair gerçekleri “ifşa” etme değil, sezdirme, anlama çabasıyla... Gülten Akın, yaşarken saygı görmüş. Eril bir bakış açısıyla yazılan edebiyat tarihinde -yüceltmeyi şiiri üzerinden değil “anneliği” üzerinden yapan bir yaklaşımla- “Şiirin annesi” diye anılmış! Asuman Susam, bu ifadeye itirazını dile getirip, Akın’ın edebiyat tarihindeki “Tekil, özerk adasal varoluş”unun altını çiziyor. Gülten Akın hayranlığına titiz araştırmacılığı ve “şair” bakışını ekleyerek edebiyat tarihine çok değerli bir çalışma bırakıyor. Okuru da katarak ve hatta “düş ödevleri” vererek! Her satırda kitabın arkasındaki emeği, sıkı çalışmayı, özeni görmek olası. Asuman Susam, “burada olmayan için söz alırken” saygıda kusur etmemiş, dersini çok iyi çalışmış. Gülten Akın adına yaraşır bir kitap olmuş. Elbette Asuman Susam adına da yaraşır...Sağ olsun, var olsun!
Gülten
GültenAsuman Susam · Livera Yayınları · 20243 okunma
Reklam
312 syf.
·
Puan vermedi
Kazkafanın Kitabı
Kazkafanın Kitabı, bir büyüme hikâyesi, bir dostluk hikâyesi, hatta bir aşk hikâyesi. Taraflardan biri için hem tutkulu bir itaat hem de karşı tarafın ölümünün “özgürlük, şartlı tahliye belgesi” anlamına geldiği bir tür aşk! Hayat ve oyun, gerçek ve kurgu, “bir oyun” olarak yazarlık ve ölüm üzerine düşündüren, hem “vahşi ve marazi” hem de dokunaklı bir metin. Arkadaşım Nuray Önoğlu çevirdi diye söylemiyorum, çevirisi de sular seller gibi akıp gidiyor.
Kazkafanın Kitabı
Kazkafanın KitabıYiyun Li · Türkiye İş Bankası Yayınları · 202459 okunma
107 syf.
·
Puan vermedi
Franz K. Aşıkları
Burhan Sönmez, “ne yazsa okurum” dediğim yazarlardan. Son kitabı Franz K. Aşıkları ise okur olarak beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. Kafka’nın “yazı ve notlarım okunmaksızın yakılmalı” vasiyetine ihanet ederek bunları yayımlayan Max Brod’un “cezalandırılması” üzerinden kurgulanan roman diyaloglarla ilerliyor. “Ölü yazar” adına adaleti tesis etmeye kalkışan okur Ferdy Kaplan’ın cümlelerinde edebiyat tarihine damgasını vuran bu ihanetle ilgili süreci takip ediyoruz. Bir tiyatro metni gibi ilerleyen kitap arka kapağında “gerilim ve aşk romanı” diye tanımlanmış. Yüz yıldır süren bir “ihanet”mi “edebiyat tarihini bir çok baş yapıttan yoksun bırakmama” sorumluluğu mu tartışması pek derinleşmemiş gibi geldi bana. Franz K. Aşıkları’nın “aşkı” da yeterince işlenmemiş diye düşündüm. Çiftin hem ilişkilerinin gelişimi hem de Kafka’yı bu tutkulu sahiplenme noktasına nasıl ulaştıklarına okur olarak ikna olamadım. Bu yalınlık, doğrudanlık yazarın tercihidir muhtemelen. Ama ben Burhan Sönmez okuru olarak, İstanbul İstanbul başta olmak üzere önceki kitaplarındaki üslubu, sesi aradım. Yazar kitabı Kürtçe kaleme almış. Bir söyleşide “Ben Kürt dilinin ustası değilim, ama gönüllüsüyüm” diyor. Kürtçeye hakimiyeti, çevirisi konusunda görüş belirtecek durumda değilim. Ama bu tercihin metne etkisi üzerine de düşünüyorum.
Franz K. Aşıkları
Franz K. AşıklarıBurhan Sönmez · İletişim Yayınları · 202461 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
672 syf.
·
Puan vermedi
Ressamın İsyanı, Gündüz Vassaf
Ressamın İsyanı, Caravaggio üzerine bir roman. Ama o kadar değil elbette. O kadar çok alt başlık, değini, anektod, hikâye var ki...Kapitalizm, sanatın piyasalaşması, kavramsal sanat adına yapılan saçmalıklar, yapay zekâ, fast food seks, tacizden korunma amaçlı “sözleşmeli(!)” seks, miadını dolduran evlilik kurumu, fast food edebiyat, dinler
Ressamın İsyanı
Ressamın İsyanıGündüz Vassaf · Everest Yayınları · 2023156 okunma
216 syf.
·
Puan vermedi
Kuru Kız, Ayfer Tunç
Ayfer Tunç sevdiğim yazarlardan. Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi, en sevdiğim kitabı. Son romanı Kuru Kız ise bana aceleye gelmiş duygusu verdi. Kuru Kız, bir türlü derinleşen bir karakter olamamış gibi. “Dünyanın sonu”nda ulaşılan o mutlu son da ikna edici, inandırıcı gelmedi bir türlü. Ayfer Tunç, güçlü bir kalem. Kitapta özellikle mahalle tasvirleri son derece ayrıntılı, komşular kanlı canlı, sahici. Ama bu küçük kitaba aileden toplumsal cinsiyet rollerine, ensestten tecavüze, mahalle baskısından dünyanın sonundaki şehirde ulaşılan özgürlük duygusuna birçok tema tıkıştırılmış gibi... Yazar, Saklı, Kapak Kızı kitaplarını yeniden yazmıştı. Nedense, bu kitabı da belki bir gün yeniden yazar diye düşündüm.
Kuru Kız
Kuru KızAyfer Tunç · Can Yayınları · 20233,490 okunma
Reklam
188 syf.
·
Puan vermedi
Sessizlik Tarihinden Günler, Merethe Lindstrom
Bazı kuşaklar tarihin yazıldığı trajik dönemlere denk gelir. Tarih acı çektirir, tüketir, ezer, öldürür. Sağ çıkanların anlatacak çok şeyi vardır ama ne zordur anlatmak. Lindstrom, büyük bir hikayeyi usul usul, büyük laflar etmeden, incelikle anlatıyor. Simon, çocuk olduğu savaş yıllarında yıllarca saklanmış, daracık mekanlarda bunalmış, hep susmuş ve sonunda Norveç’e kaçmayı başarmış bir Yahudi. Eşi Eva da çocuk denecek yaşta anne olmuş ve çocuğunu geride bırakmış bir kadın. Simon ve Eva orta sınıf emeklilik günlerinde hayatlarına katılan bir bakıcının tetiklemesiyle geçmişlerine doğru savrulur. Eva, hatırlamak istemediği; Simon ise hiç unutmak istemediği ve bir türlü kızlarına anlatmayı başaramadığı bir hikaye içine hapsolmuştur. Sonra, bir gün Simon artık hatırlamamaya başlar. Derin bir susuşa teslim olur. Yaşlanmak, alzheimer, hatırlamak, unutmak, susmak üzerine bir küçük/büyük roman. Kuzey edebiyatını, sinemasını seven biri olarak çok etkilendiğim bir kitap.
Sessizlik Tarihinden Günler
Sessizlik Tarihinden GünlerMerethe Lindstrøm · İletişim Yayınları · 202286 okunma
188 syf.
·
Puan vermedi
Yüzücüler, Julie Otsuka
Yüzücüler sarsıcı bir kitap. Tavan Arasındaki Buda gibi kolektif bir anlatı olarak başlayıp devamında ikinci tekil/çoğul şahısa dönen. Annie Ernaux da Seneler’de kuşağının hikayesini “biz” diye anlatmıştı. Julie Otsuka hikayeler anlatmayı iyi bilen bir yazar. Hem de; kolektif bir dille anlatının kurguyu zorlayan, didaktik olma riski barındıran zorluklarına karşın okurun ilgisini bir saniye bile kaybetmesine izin vermeden.
Yüzücüler
YüzücülerJulie Otsuka · Domingo Yayınları · 2023250 okunma
184 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Gören Göz İçin Fikret Mualla
Ressam Abidin Dino, arkadaşı ressam Fikret Mualla'yı anlatıyor. Bir insan, bir arkadaş, bir sanatçı olarak... Ama ne anlatım! Ferit Edgü'nün dediği gibi "Türkçede benzeri olmayan bir kitap"! Abidin Dino'nun betimlemeleri öylesine ayrıntılı, zengin; psikolojik değerlendirmeleri, karakter tahlilleri öyle sağlam ki "zamanın ruhu"nu okura sadece anlatmıyor, hissettiriyor. 1930'lar İstanbul'u, sokakları, meyhaneleri, Bakırköy Akıl Hastanesi, Kapalıçarşı... renkleri kokuları ve özellikle her daim gittikleri her yerde sanatçıları izleyen "gölge" sivil polisleriyle gözünüzün önünde canlanıyor. Ardından, 1950'ler sonrası Paris, Montparnasse, Lyon sokakları, kafeleri, galerileri, garları da...Nazım Hikmet, Mehmet Ali Aybar, Mazhar Osman, Neyzen Tevfik, Avni Arbaş, Sabahattin Eyüboğlu, Azra Erhat, Picasso, Aragon ...daha kimler giriyor hikayenin içine... Ve hiç sonu gelmeyen ekmek kavgası! Bakırköy Akıl Hastanesi'ne yaptıkları ziyaretin hikayesi nasıl da dokunaklı ve aynı zamanda eğlenceli... Abidin Dino, korkular, sanrılarla yaşayan Mualla'nın "deliliği"ne ilişkin de "Deli değildi o , sadece 'deli ediyorlardı' onu!" diyor...Abidin Dino'yu sadece ressam olarak tanımak büyük haksızlıkmış. Bu kitap sadece Fikret Mualla ile değil, "yazar" Abidin Dino ile de tanışmamı sağladı.
Gören Göz için Fikret Mualla
Gören Göz için Fikret MuallaAbidin Dino · Kırmızı Kedi Yayınları · 2018106 okunma
191 syf.
·
Puan vermedi
Biletiniz Buraya Kadar, Romain Gary
Romain Gary /Emile Ajar 20. yüzyılda büyük “hayatlar” yaşayan yazarlar kuşağından. Savaş, diplomatlık, sinema, Jean Seberg’le evlilik, onun intiharı v.s...Nitekim, kendi hayatına da romanlarına yaraşır bir “son”yazdı. Goncourt ödülünü alan Onca Yoksullak Varken’in yazarı “Emile Ajar”ın o olduğunu intihar mektubundan öğrendi dünya. Bu ödülü daha önce de Cennetin Kökleri ile almıştı, Romain Gary olarak! Biletiniz Buraya Kadar erkeklik/ iktidar ilişkisi üzerine bir roman. En başta klişe gibi geliyor, 60 yaşına gelen yaşlı sanayici ve onun aşık olduğu çok genç, çok güzel kadınla ilişkisinde yaşadığı “cinsel” açmazlar. Cinsel başarı (!) ününü sürdürmekte zorlanması, ırkçı cinsel fanteziler ve “tükenen bir boğa gibi işinin bitirilmesini beklemeye başlaması”... Yaşlı Avrupa bir bunalım yaşarken, sanayici kahramanımız da kendi erkeklik bunalımını yaşar. Hep yarışmaya, kazanmaya odaklı bir erkeğin yaşlanma, cinsel iktidarsızlıkla karşılaşması ve toplumun “bakış”ıyla çarpışmaları...”İktidar”ın nimetlerini tadanlar, tatmakla yetinmeyip bu nimetler içinde hayatlarını sürdürenler için “iktidar kaybı” trajik olmalı! Romain Gary usta bir yazar olarak, samimi bir üslupla kaleme aldığı bu romanda mizahı da eksik bırakmamış. Bir kadın okur olarak keyifle, gülümseyerek okudum.
Biletiniz Buraya Kadar
Biletiniz Buraya KadarRomain Gary (Emile Ajar) · Sel Yayncılık · 2021146 okunma
232 syf.
·
Puan vermedi
Soğuk Deri, Albert Sanchez Pinol
Albert Sanchez Pinol’un Soğuk Deri romanı, okuru sarsan, zorlu sorularla/ikilemlerle karşı karşıya bırakan çarpıcı bir roman. Birinci dünya savaşından hemen sonra Antarktika yakınlarındaki küçük bir adaya bir yıllığına giden bir meteoroloji uzmanı ve onun adada karşılaştığı fenerde yaşayan ve iletişim kurmaya pek hevesli olmayan diğer adamın hikâyesi. Daha sonra hikâyeye farklı “türden” bir dişi de katılır. Meteoroloji görevlisini almak ve yeni görevliyi getirmek için ancak bir yıl sonra bir gemi gelecektir! Eğer gelirse...İki kişilik adada, iki adamın kuleyi kuşatan “canavarlara” karşı zorunlu olarak birlikte yürüttükleri ortak hayatta kalma mücadelesi insanın “doğa”sına ilişkin zorlu felsefi tartışmalar açıyor...İnsanın içindeki vahşi olanla karşılaşması, farklı türlere bakış açımızın sınırlılığı, onları yok etme mücadelesi ve arkasından gelen anlamaya çalışma ve iletişim kurma çabası...Şiddet ve yalnızlık...Ve aşk da var. En ilkel, en dürtüsel haliyle...Michel Tournier'nin Cuma Ya Da Pasifik Arafı kitabını düşündürdü bana. “Robinson”un doğayla, Cuma ile ilişkisini sorgulayan önemli bir kitaptı. “Uygar” (!) insanın “vahşi” olarak nitelendirdikleriyle karşılaşmasının hemen bir egemenlik ve sömürü ilişkisine dönüşmesini sorguluyordu. Soğuk Deri, hem iki erkek hem de farklı türlerle ilişkiler açısından yeni sorular ortaya atıyor.Yanıtı çok zor sorular.
Soğuk Deri
Soğuk DeriAlbert Sanchez Pinol · Jaguar Kitap · 20181,197 okunma
Reklam
120 syf.
·
Puan vermedi
Başa Dönemeyiz
İran şiirinin önde gelen isimlerinden Furuğ Ferruhzad’ın “bir kadın” olarak hayatını pek bilmiyordum. Bu kitap sayesinde “coğrafya” kadar “kadınlığın” da kader olduğunu bir kez daha görüyoruz. Roman, “Biyografi, kurmaca, belgesel” olarak tanıtılmış. Bir kalıba, bir role, bir bedene, bir hayata sığdırılmaya çalışılan “şair” bir kadının tükenişi; gün gün saat saat toplumca boğuluşunun hikâyesi...Aşka imanı, isyanı, acıları, hüznü, mutsuzluğu...Dört erkeğin gözünden -sevgilisi İbrahim Gülistan, eski eşi Perviz Şapur, kardeşi Feridun Ferruhzad ve babası Albay Muhammed Ferruhzad- Furuğ Ferruhzad’ın hayatındaki kuşatılma ve tükenişi izliyoruz...Şah Rıza Pehlevi dönemi İran’ı, dönemin kültürel iklimi arka planda. Füruğ’un şiirlerini Farsçadan çeviren Makbule Aras Eyvazi özenli, sinemaya yakışır kurgusu ve şiirsel anlatımıyla değerli şaire saygıda kusur etmemiş. Bir sahne gözümün önünden gitmiyor. Boşandıklarından bir yıl sonra Perviz ile Furug Firdevsi caddesinde karşılaşırlar. Caddenin bir başında Furug, öbür başında Perviz. Koşarak gelip birbirlerine sarılırlar ve sonra tek kelime etmeden ayrılıp ters yönlere yürürler...
Başa Dönemeyiz
Başa DönemeyizMakbule Aras · Yapı Kredi Yayınları · 2022131 okunma
217 syf.
·
Puan vermedi
Ah Struga
Siyasetçi olarak tanıdığım Sırrı Özbek'in bir yazar olarak karşıma çıkması hoş bir sürpriz oldu. Ah Struga, bir Balkan trajedisi romanı. Irk, din, dil ayrımlarının yarattığı o berbat trajedi o coğrafyanın "kaderi " gibi evet. Ama farklı dinlere mensup insanlar arasındaki o sıcacık dayanışma da var. Bana Celal Saçaklığolu'nun Yüreğini Ferah Tut kitabını anımsattı. İnsanlığa güvenim tazelendi.
Ah Struga!
Ah Struga!A. Sırrı Özbek · İletişim Yayınları · 20222 okunma
120 syf.
·
Puan vermedi
"Volkanın üzerinde dans eden" şair kadın!
Marina Tsvetayeva'nın hayatına ilişkin bu biyografik roman, bir 20. yüzyıl trajedisi. Arka planda savaşlar, devrimler yaşanırken; "kendine ait bir oda" da sadece yazmak isteyen bir kadının hayatı. Gündelik hayatın kendisine yüklediği "annelik" rolüne itiraz eden, "sadık" eş olamayan, tutkuyla bağlandığı sevgilileri tarafından hep terkedilen asi ve öfkeli bir kadının!... Hem açlığı ve sefaleti hem de savaşları, sürgünleri yaşayan bir kuşağın trajedisine "kadın" ve "şair" olmak da eklenince "Bir volkanın üzerinde danseden" bir kadının hikâyesi ortaya çıkıyor! Üstelik, Ekim devriminin "düşman" gördüğü burjuva bir aileden gelen ve eşi de "beyazlar"la birlikte olan bir kadın. Boris Pasternak, İlya Ehrenburg, Maxim Gorki, Anna Ahmatova, Aragon, Elsa Triolet de zaman zaman hikâyeye dahil oluyor. "Zamanım beni sevmiyor, ben de onu" diyen Marina Tsvetayeva'nın hayatı bir çığlık! Lübnan asıllı Fransız şair Venus Khoury'nin yazdığı kitap, bir intihar notu gibi. Ve bir ayrıntı; sürgün kararı çıktığında Boris Pasternak'ın bavulunu bağladığı iple intihar eder!
Marina Tsvetayeva ya da Alabuga’da Ölmek
Marina Tsvetayeva ya da Alabuga’da ÖlmekVenus Khoury-Ghata · Yapı Kredi Yayınları · 2022111 okunma
75 syf.
·
Puan vermedi
Üzgünüm, ne büyük bir hayal kırıklığı! Kurgu yok, dil özensiz, bir hikayede kahramanın adı başında ayrı, sonunda ayrı! Bunları Adalet Ağaoğlu yazmış olamaz, diye düşündüm. Hani, edebiyat tarihine "İntihar etmeyeceksek içelim bari.." diye müthiş bir ilk roman cümlesi armağan edeno değerli yazar. Geçirdiği kazadan sonra yazdığı bu kitabın yayımlanmasını yakınlarının, yayınevinin, editörünün engellemesi gerekirdi. Çok üzüldüm. Yeniden, eski kitaplarını okuyacağım.
Düşme Korkusu
Düşme KorkusuAdalet Ağaoğlu · Everest Yayınları · 2018175 okunma
120 syf.
·
Puan vermedi
Zamansız, Latife Tekin
Zamansız, bir düzyazı/şiir. Ya da aslında sadece şiir! Karantina günlerinde yazılmış; aşk, tutku, ilişkiler ve doğa üzerine erotik bir metin. “Zaman”la sınırlanmamış, sadece insanlara, belli bir türe ait olmayan bir sevgi, şefkat ve tutku hikâyesi. Gölün, suyun, kuşların, balıkların seslerinin de hikâyeye dahil olduğu. “Art arda katman katman öldürücü güzellikte el ele tutuşmuş cümle”lerle anlatılan bir şiir! Bazen kalp çarpıntıları, bazen haz inlemeleri, bazen ateşli sayıklamalar ve bazen de yoksunluk krizinde gözyaşı ve çığlıklarla yazılan. Latife Tekin, “dokunmanın dilini, dilin dokunuşuyla örmüş”! Dilin dokunuşuyla ama dilden uzaklaşarak! Sadece kelimelerle değil, seslerle, iniltilerle, çığlıklarla, fısıltılarla yazılan bir metin. Var olsun, sevgili Latife Tekin. Her kitabı yeni bir müjde!
Zamansız
ZamansızLatife Tekin · Can Yayınları · 0534 okunma
53 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.