‘Gönlümde bir acı var, adını bulamadım
Kırık gibi kanadım!
Bir şey mi kaybettim ne? Ellerim bomboş gibi...
Bir yakuttan kadeh ki varlık çatlamış gibi...’
Gece penceremden bakıp durdum
Göğü kara yorgan gibi örten bulutlara
Bildik yıldızları aradı gözlerim
Senden bir ışık var mıdır diye
Son bir umutla şafak kızıllığında
Çapkın sabah yeli
Gezinirken saçlarımda
Seni sordum
Ne yıldızlardan haber var
Ne sabah yeli ses getirdi senden
Saçlarımda sabahın hüzünlü nemi
Göz pınarlarımda yağmur
Yalnızlığıma sarıldım ben de
En vefalı yardır diye.
“Işık rehberse karanlıkta yolunu kaybedene
Sevdalı biçare pervaneye kollarında ölüm
Köpüren sularıyla coşan ırmak der ki sevene
Sevda bilmeyene aldırma, gül geç gönlüm.”
"Demek bir banka soyguncususun," dedim gülümseyerek.
"Bu işte başarılı olamadım," dedi.
"İlk soygunumda her şeyi mahvettim."
"Bunu neden yaptın?"
"Paraya ihtiyacım vardı," dedi aptalmışım gibi bana bakarak.
"Destek olmam gereken bir çocuğum vardı."
Dare, insanın kalbine işleyen , midesinde tuhaf hisler uyandıran ifadesiyle gülümseyerek,
“Seni susturuyorum,” dedi.
“Haydi, artık uyuyalım. Hâlâ çok yorgunum, umarım yine kızgın korlar üzerine basmış bir sincap gibi kıpırdayıp durmazsın.”
Bileğindeki dayanılmaz acı Angie’yi derin uykusundan uyandırdı.Uyanirken ses çıkarmış olmalıydı, çünkü Dare karnına doğru uzatmış olduğu eliyle onu sakinleştirmek istercesine hafifçe pat pat vurdu.
“Bileğin mi ağrıyor?”