...
Zaman tıkır tıkır işliyordu, geçmiş ve gelecek önümde duruyordu.Eşya hakiki hüviyetini fısıldıyordu.
Bu kadar şey neye, nasıl sığıyordu fark ettim.
Fark ettim, kaybettim /fark ettim,kaybettim...
'Hayatım her gün kazandığım yeni yanlızlıklarla zenginleşiyor.'
Ancak bütüne oranla devede kulak kalan bu zenginleştirme çabasına acıyorum. O kadar miniminnacık duruyor ki öbürlerinij yanında: Önemli olmaktan ziyade sevimli.
...
Bizler "tek dünyalı" insanlar değiliz ki böylesine kapatalım gözlerimizi. Bizler iki dünyalı insanlar olarak sonsuz dünyamızı nasıl değiştiririz bu sahteliğe? Bu akıl kârı olabilir mi? Kıyas edelim desek bu dünya ve öbür dünyanın süresini, kıyas dahi edilemez ki. Biri fani, biri ebedî. Sonu var bu dünyanın bir gün bitecek. Meçhul falan da değil üstelik.
.. Kesinlikle şu an sahip olduğumuz ne varsa bir gün yitip gidecek. Ve bütün bunları bilerek ne yapmaya çalışıyoruz biz? Aişe anamız ağlarken, Hazret-i Ömer ayetin ağırlığından yataklara düşerken; ne kadar ciddiye almışız bu meseleyi? Hayatımızın hangi alanında gündem etmişiz? Bizler hayatları boyunca ev araba taksiti ödeyen insanlara evrilmişiz.
Bundan böyle kadın, tanımını "Mü'min erkeklerle mü'min kadınlar birbirlerinin velileridirler. Onlar iyiliği emreder kötülükten alıkoyarlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, Allah ve Resûlüne itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir. Şüphesiz Allah azîzdir, hikmet sahibidir.( Tevbe,71) ayetinde bulan toplum yapısında canlı ve faal bir üyedir.
Dün böyleydi, bugün de böyle olmak zorundadır.
Dünkü rolünü ve işlevini bugün de göstermek borcundadır...