Acaba saçlarımı yeniden rüzgarda tarayacak mıyım?
Acaba bahçelere menekşe ekecek miyim?
Ve sardunyaları pencere ardındaki gökyüzüne koyacak mıyım?
Dans edecek miyim yeniden bardaklar üstünde?
Kapı zili acaba beni yeniden sesin bekleyişine doğru götürecek mi?
Bitti artık dedim anneme
Hep düşünmeden önce olur olanlar
Gazeteye baş sağlığı ilanı vermeliyiz dedim.
Ben maviye inanırdım
Boynumdaki yorgun damarların mavisine
Beyaz dalgaları omuzlayan deniz mavisine
Denizin bittiği yerde başlayan göğün mavisine inanırdım
Bir de ensemdeki dövmeye inanırdım
Kuş ölür sen uçuşu hatırla
"I'd rather be myself," he said. "Myself and nasty. Not somebody else, however jolly."(Kendim olmayı tercih ederim dedi, tiksindirici ve kendim. Şen şakrak olup başkası olmaktansa)
Words can be like X-rays, if you use them properly- they'll go through anything. (Kelimeler doğru kullanılırsa X-ray ışını olabilir- her şeyi delip geçebilir.)
Âh ey hayat, bir aynayım ben
Gözlerim,senden bakışlarla dolsun
Ve ölüm ne vakit bana baksa
Aynamın yüzeyi simsiyah olsun
Aşığım, sabah yıldızlarına aşık
Aşığım, yolunu yitirmiş bulutlara
Aşığım, yağmurlu günlerde
Aşığım senin adını taşıyan her şeye
Kaçıyorum bu insanlardan,
Görünüşte bana benzeyen,
Ama kıskançlıklarıyla
Bana çamur atıp duran
Kaçıyorum bu insanlardan, şiirimi dinlediklerinde
Hoş kokulu bir çiçek gibi yüzüme açılan
Ancak tenhalarda arkamdan
Delinin teki diye konuşanlardan
Figure it out. You work a lifetime to pay off a house. You finally own it and... noone to live in it. ( Şunu anlayalım. Bir ömür boyu bir evin borcunu ödersin. Sonunda ona sahip olursun ve ... içinde yaşayacak hiç kimse yoktur.)
-It was a very nice funeral.(Çok hoş bir cenazeydi.)
-Where were all the people he knew? Maybe they blame him.(Tanıdığı tüm insanlar nerede? Belki onu suçluyorlar.)
-No!No!No! It's a rough world, Linda.(Hayır! Hayır! Hayır! Burası zalim bir dünya,Linda.)