Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ahmet YAVUZ

Ahmet YAVUZ
@YAVUZA
18 okur puanı
Kasım 2019 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
18 Aralık Şair: Cemal Süreya
18 Aralık 1985'te o salonda Kişi nasıl kestirebilirdi ileriyi? Siz, kazıbilimler, alınyazısıbilimler, Geçsin yıllar geçsin, seneler gibi. Olur mu anımsamamak Onaltıncı Louis'yi 14 Temmuz 1789 akşamı, Louis, Şöyle yazmamış mıydı defterine: 'Bugün kayda değer bir şey yok..' 'Kehanet' adlı kısacık bir şiir buldum Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
Reklam
Evet, ilmektir boynumdaki ama ben kimsenin kölesi değilim tarantula yazdılar diye göğsümdeki yaftaya tarantulaymış benim adım diyecek değilim tam düşecekken tutunduğum tuğlayı kendime rabb bellemiyeceğim razı değilim beni tanımayan tarihe beni sinesine sarmayan tabiattan rıza dilenmeyeceğim.
İsmet Özel
İsmet Özel
Bugün ilmin, fennin, bütün kapsamı ile medeniyetin ışığı karşısında filan veya falan şeyhin uyarmasıyla maddî ve manevi mutluluğu arayacak kadar ilkel insanların Türkiye medeni toplumunda varlığını asla kabul etmiyorum. M. Kemal Atatürk. (01.09.1925- Hâkimiyet-i Milliye)

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ey aşk ! Ateştir senin nesebin… Dumandır niteliğin kaynağın ise rüzgar Su tufana dönüştü toprak da küle Senin kokunla ateş rüzgara karıştı Şirin’siz her saray bisütûn gibi viranedir Ferhat’sız her dağ bir saman çöpüdür rüzgarda Yedi nesil öteye tüm atalarımız gâmdı Bize miras kalan hep sonsuz keder oldu Rüzgar esince toprağımızdan senin kokun geliyor Sadece Sen kalacaksın; Biz hepimiz gidince… ”Hâfız-ı Şirâzî”
Kafka ve Küçük Kız
“Sevdiğin her şeyi er ya da geç kaybedeceksin, ama sonunda sevgi başka bir surette geri dönecek.” Kaynak: levlaninnotdefteri.com/2016/12/kafkani...
Reklam
Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar ben yaşarken koptu tufan ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kainat her şeyi gördüm içim rahat gök yarıldı, çamura can verildi linç edilmem için artık bütün deliller elde kazandım nefretini fahişelerin lanet ediyor bana bakireler de. Sözlerim var köprüleri geçirmez kimseyi ateşten korumaz kelimelerim kılıçsızım, saygım kalmadı buğday saplarına uçtum ama uçuşum radarlarla izlendi gayret ettim ve sövdüm bu da geçti polis kayıtlarına
İsmet Özel
İsmet Özel
Duvarı yıkacak gücüm yoksa, onu yıkmak için kendimi paralayacak halim yok tabii ki, fakat önümde duvar var diye ona boyun eğecek de değilim.
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
Yeraltından Notlar (Bez Cilt)
Yeraltından Notlar (Bez Cilt)
Neler yapmadık şu vatan için! Kimimiz öldük; Kimimiz nutuk söyledik.
Orhan Veli Kanık
Orhan Veli Kanık
Yunus Emre
Hiçbir kişi bilmez bizi,Biz ne işin içindeyiz. Ne hırsımız baydır bizim,Ne nefsimiz içindeyiz. Bir kimsenin devletine,Tanediben biz gülmeyiz. Ne münkiriz âlemlere,Ne Tersanın haçındayız. Biz bunun neliğin bildik,Dünyanın nesine kaldık. Arzumuz nefs için değil,Dünya teferrücündeyiz. Yunus aydır her sultanım,Özge şahım vardır benim, Ko dünya altın gümüşün,Ne bakur u tuncundayız.
Melih Cevdet Anday
TELGRAFHANE Uyumayacaksın Memleketinin hali Seni seslerle uyandıracak Oturup yazacaksın Çünkü sen artık o sen değilsin Sen şimdi ıssız bir telgrafhane gibisin Durmadan sesler alacak Sesler vereceksin Uyuyamayacaksın Düzelmeden memleketin hali Düzelmeden dünyanın hali Gözüne uyku giremez ki... Uyumayacaksın Bir sis çanı gibi gecenin içinde Ta gün ışıyıncaya kadar Vakur metin sade Çalacaksın.
Reklam
Sancağa/Orhan Seyfi Orhon.
Milletin kalbinde yer etmez keder; Asırlar değişir, seneler geçer... Ne kadar karanlık olsa geceler, Mümkün mü sonunda sabah olmasın.
Hacı Bektaş Veli
İlim, irfan mürşittir karanlıkları koğar İnsanları cehalet, gaflet bunaltıp boğar Gönüllerde parlayan, o saadet güneşi Şark ile garp'den değil, gerçek inançtan doğar... Eğer hakka talipsen, her an ona doğru ak Kainat kitabına, irfan gözü ile bak Yolumuzun esası, çalışmaya bağlıdır. Ayağa kalkacaksan, bari hizmet için kalk
Ahmet Arif
Bir akşamüstüdür katil, muhteşem Alıp götürmüşler dost dediğini Almış rüzgârlar içini, Ümide benzer, sevdaya benzer... Soğuk bir namludur kör ve pusuda Ense kökünde zulüm, Ve sermiş cânım sofrasını dört başı mâmur Burnun dibine hürriyet. Seviyorum mümkün değil; Aranızda kurşun, yasak bölge var Sen genç, sevdan ölünecek kadar güzel Kanunu yapanlar ihtiyar.
Tekfurun Kızı
Yaradan beni ne ardıç ne çınar ufarak çayır Koşumun gıcırdar ölmek dilerim Bağrım kaynıyordur yüklerim ağır Sen bir düş imişsin kuşluk çağında Soluma tükürdüm rabbim gafurdur Bilesin kavuşmak yoktur islamlıkta Kavuşan kısmısı ancak gavurdur
Hani Kurşun Sıksan Geçmez Geceden-Ahmet Arif
Dost, düşman söz eder kendi kavlince, Kınanmak, yiğit başına. Bu, ne ayıp, ne de yasak, Öylece bir gerçek, kendi halinde, Belki, yaşamama sebep…
Nâzım Hikmet-otobiyografi
kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir                                                ben ayrılıkların... kimi insan ezbere sayar yıldızların adını                                                ben hasretlerin...
Reklam
Adnan Yücel
Saraylar saltanatlar çöker kan susar birgün zulüm biter. menekşelerde açılır üstümüzde leylaklarda güler. bugünlerden geriye, bir yarına gidenler kalır bir de yarınlar için direnenler...
Ziya Gökalp -Ali Kemal'e
Türklük, hem mefkurem, hem de kanımdır: Sırtımdan alınmaz, çünkü kürk değil! Türklük hadimine 'Türk değil! ' diyen Soyca Türk olsa da 'piçtir', Türk değil!
Pir Sultan Abdal
Eğer göverüben bostan olursam Şu halkın diline destan olursam Kara toprak senden üstün olursam Ben de bu yayladan şaha giderim Alınmış abdestim aldırırlarsa Kılınmış namazın kıldırırlarsa Sizde şah diyeni öldürürlerse Ben de bu yayladan şaha giderim
İsmet ÖZEL "Münacaat"
Hata yapmak fırsatını Adem’e veren sendin bilmedim onun talihinden ne kadar düştü bana gençtim ben ve neden hata payı yok diyordum hayatımda gergin bedenim toprağa binlerce fışkını saplar idi haykırınca çeviklik katardım gökyüzüne bir düşü düşlere dalmaksızın kavrayarak bulutu kapsayarak açmadan buluta içtekini tanıdım Ademoğlu kimin nesiymiş ter döküp soru sormak nereye sürüklermiş kişiyi
Ahmet ARİF Hasretinden prangalar Eskittim
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,    Yitirmiş öpücükleri,    Payı yok, apansız inen akşamlardan,    Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,    Seni anlatabilsem seni...    Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır    Üşüyorum, kapama gözlerini...  
Çanakkale -Mehmet Akif ERSOY
Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak savletini, Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddîn'i, Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran... Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran, O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın; Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın; Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın... Heyhât, Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât... Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber, Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.
Reklam
Yusuf Akçura
Türklerin fikriyattan daha çok fiiliyata, uygulamaya önem verdiğini belirttiklerini ve bunda da pek haksız olmadıklarını belirterek şu kanıya varmıştı; Türklerin düşünce ile ilgili işlerle uğraşıp yorulmak yerine başkalarının teorik düşüncelerinden çıkan uygulamaya dönük sonuçları tatbik ile işi kolaylaştırmayı yeğlediklerini gösteren pek çok tarihi olaylar vardı. ”Milliyetçiliği demokratik ve emperyalist olarak ikiye ayıran Akçura demokratik milliyetçiliği savunmuştur.
Millet: ırk ve lisanın esasen birliğinden dolayı ictimai vicdanın da birlik hasıl olmuş bir insan topluluğudur. YusufAkçura,1928YılıYazıları,AnkaraKültYayınları,YeniTürk DevletininÖncüleri
Yusuf Akçura
Bu söylediklerimden anlaşılmıştır ki tarih mücerret bir ilim değil­dir. Tarih hayat içindir; tarih, milletlerin, kavimlerin varlıklarım mu­hafaza etmek, kuvvetlerini inkişaf ettirmek içindir’ ’ (Birinci Türk Tarilı Kongresi. Konferanslar, Müzakere zabıtları 1932, s. 605). “ ...Tarih millî harsın temelidir; aynı zamanda tarih, milletlerin ci­handaki mevki ve şereflerini tayin eder: tarih sayesinde bir kavim, yeryiızünde hayat ve saadet hakkının hüccetlerini aleme gösterir; tarih sayesinde bir millet, istikbalinin parlak ve sonsuz yollarını açar' ’ (Aynı eser, s. 617-618). Tarihçiliğin diğer önemli meselesi de, Türk tarihinin Türk görüşü ile yazılması ve okutulması işi idi. YusufAkçura tâ 1911’de şöyle diyordu; “Biz kendimize, kavmimize, ırkımıza, yabancıların gözümüze tak­tığı gözlükle bakıyoruz. Eğer Türkleri, Türklerin mazisini olduğu gibi görmek istersek, yabancıların taktığı gözlüğü kırıp atarak, vakâyie, Ö7. Türk gözümüzle bakmalıyız; yani babalarımızın bıraktığı eser ve vesikala­rı bizzat tetkik ile ona göre hüküm vermeye çalışmalıyız” (Türk Yuıdu, I"
Yazar: Ahmet TEMİR Yusuf AKÇURA
“Türk Ocağı” , işgal kuvvetlerinden bil­ hassa İngilizlerin bir kaç darbesine maruz kaldı: Ocağm merkezi bası­larak evrak ve belgelerinden çoğu dağıtıldı. 1919 sonlannda Yusuf AKÇURA tevkif edilerek Agopyan hanına kapatıldı.