Bu söylediklerimden anlaşılmıştır ki tarih mücerret bir ilim değildir. Tarih hayat içindir; tarih, milletlerin, kavimlerin varlıklarım muhafaza etmek, kuvvetlerini inkişaf ettirmek içindir’ ’ (Birinci Türk Tarilı
Kongresi. Konferanslar, Müzakere zabıtları 1932, s. 605).
“ ...Tarih millî harsın temelidir; aynı zamanda tarih, milletlerin cihandaki mevki ve şereflerini tayin eder: tarih sayesinde bir kavim, yeryiızünde hayat ve saadet hakkının hüccetlerini aleme gösterir; tarih
sayesinde bir millet, istikbalinin parlak ve sonsuz yollarını açar' ’ (Aynı eser, s. 617-618).
Tarihçiliğin diğer önemli meselesi de, Türk tarihinin Türk görüşü
ile yazılması ve okutulması işi idi. YusufAkçura tâ 1911’de şöyle
diyordu;
“Biz kendimize, kavmimize, ırkımıza, yabancıların gözümüze taktığı gözlükle bakıyoruz. Eğer Türkleri, Türklerin mazisini olduğu gibi
görmek istersek, yabancıların taktığı gözlüğü kırıp atarak, vakâyie,
Ö7. Türk gözümüzle bakmalıyız; yani babalarımızın bıraktığı eser ve vesikaları bizzat tetkik ile ona göre hüküm vermeye çalışmalıyız” (Türk Yuıdu, I"