Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yaren

Düşünce bölünür, anlatılır, bir başkası için tercüme yapar, bir şartla; iletişim iradesidir bu şart, ötekinin düşündüğünü tahmin etme isteğidir; ne anlaşılması gerektiğini hiçbir evrensel sözlük söylemez, kendi anlatısından başka hiçbir şey garantilemez.
Reklam
Özgürlük hiçbir ezeli uyumla garantilenemez. Her bireyin kendi çabasıyla alınır, kazanılır ve kaybedilir.
Velhasıl, her birimiz hakikatin etrafında kendi meselemizi anlatırız. Hiçbir yörünge bir diğerine benzemez.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Önemli olan yalan söylememek, gözlerimizi kapadığımızda gördüğümüzü iddia etmemek, gördüğümüzden başka bir şeyi anlatmamak, yalnızca adını koyduğumuzda açıklamış olduğumuzu sanmamaktadır.
Bok :)
Ama insanlarca bu kadar önemsendiğine göre vardır herhalde bir hikmeti deyip daha çok kullanmaya başladım. Annem mesela, mutfakta yemek yapıyordu. "Geeel" diyorum gelmiyor. "Çikolata" istiyorum vermiyor. "Çikolata istiyoruuuum" diyorum dönüp bakmıyor bile. "Park, park, park, park" diyorum. Sanki beni duymuyormuş gibi yemek yapmaya devam ediyor. En sonunda "Bok anne,bok anne " diyorum hışımla dönüyor, elindekileri bırakıyor, bazen kızıyor, bazen kucağına alıp kızıyor, bazen evin içinde kovalıyor. Yani bana dikkat çekmek için iyi bir yöntem gibi geldi.
Reklam
Üstün bir sınıfın olduğu her yerde, toplumun ahlaki değerlerinin büyük bir kısmını bu sınıfın çıkarları ve diğerlerinden üstün olduğuna dair hisleri oluşturur.
Ben her insanla kendi kapısından girerim ki onu benim kapımdan dışarı çıkartabileyim.
N ses çıkarmıyor. Kızarıyor ve bana kaçamak bir bakış atıyor. Seni şu anda boğabilirdi, diye hissediyorum, çünkü rezil olan kendisi.
"...Sevgili meslektaşım, benim gibi birçok şeyi görmüş biri, zamanla meselenin özünü kavrar." Senin için konuşmak kolay tabii ki, diye düşündüm bir kez daha, sen savaş öncesi o güzel zamanları gördün. Ama ben? Ben daha savaşın hüküm sürdüğü geçen sene ilk defa sevdim, neyi diye sorma.
5679 U/33 sayılı gizli genelgeyi unutuyorsunuz! Gençleri, gelecekteki askeri yeteneklerini herhangi bir şekilde etkileyebilecek unsurlardan uzak tutmalıyız... Bu şu demek oluyor: Onları ahlaki olarak savaşa hazırlayarak eğitmeliyiz. Nokta!
Reklam
Sadece N'ye defteri geri verirken kendimi tutamadım: "Biz beyazların," dedim, "kültür ve medeniyet yönünden zencilerden üstün olduğumuzu yazmışsın ki bu doğru da olabilir. Ama zencilerin yaşayıp yaşayamadıklarının bir önemi olmadığını yazamazsın ki. Sonuçta zenciler de insan.
Çocukluktan itibaren kötülük?
Evet, insan gerçekten kötü olmalı, bu Kitabı Mukaddes'te de yazıyor zaten. Yağmur dinip tufanın suları geri çekilince Tanrı konuştu: "İnsanlar yüzünden yeryüzünü bir daha lanetlemeyeceğim. Çünkü insanın yüreğindeki eğilimler çocukluğundan itibaren kötüdür."
"Sömürgelere ihtiyacımız var," diye yazıyor, "çünkü çok fazla hammaddeye gereksinim duyuyoruz, çünkü hammaddesi olmadan, son derece gelişmiş endüstrimizi tam kapasite çalıştırmayız, bunu yerli işçilerin yeniden işsiz kalması gibi feci bir sonucu olur." Çok doğru, sevgili Bauer! "Aslında mesele işçiler değil," -değil de ne, Bauer?-, "aslında mesele bütün halk etrafında dönüyor, çünkü sonuçta işçi de halktan biri."
Devlet memuru olarak bu güzel namelere en ufak bir eleştiride bulunmaktan sakınırım! Acı verse de, herkese karşı bir kişi ne yapabilir ki? Sadece gizlice sinirlenebilir. Ve ben artık sinirlenmek istemiyorum.
Ne yazmış N böyle? "Böyle zenciler üçkağıtçı, korkak ve tembeldir."
337 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.