İnsan doğduğu andan itibaren bir arayış içerisinde. Her şeyden önce kim olduğunu, nasıl biri olduğunu arıyor. Yani benliğini!
Bu yüzden ya çocukların sürekli soru sorması. Tanımak istiyor çevresini, eşyaları, insanları. Biz yetişkinlerin görevi, onların sorularını dürüstçe yanıtlamak ve asla onları küçük görmemek! İnsan beyni öyle bir şey ki, küçük-büyük dinlemeden her olayı kavrayıp kaydediyor. Ve sorduğu sorular isteksizlikle, küçümseyerek cevaplandığında bir süre sonra konuşmayı, sormayı kesiyor. İç dünyasına çekiliyor, kendini soyutluyor.
Şanlıysa kendi kendine bir şeyler öğrenerek benliğini buluyor. Şanssızsa çabalamaktan vazgeçiyor ve cahil bir yetişkin oluyor. Kendini tanımıyor, tanımak için çabalamıyor hatta belki de daha kötüsü... Kendini tanıdığını zannederek bir ömrü yalan geçiriyor.
Çocukluğumuzu biz seçemedik belki, fakat yetişkinliğimizi biz seçebiliriz. Her daim kendimizi tanımak için çabalayarak, bir ömrü okuyarak/öğrenerek geçirmek bizim elimizde.
Ve bir şey daha bizim elimizde!
Çocuğumuzun, kardeşimizim, yeğenimizin, kuzenimizin kendini tanıma fırsatı.
O küçüklerin çok değerli olduğunu ve öğrenmeye ne kadar aç olduğunu unutmayalım. Bu öğrenme aşkının önüne set değil, merdiven olalım. Hatta asansör bile olabiliriz ne dersiniz? 😉😊