“…bazı heyecanlı münakaşalar edip lakırdıyı birbirimizin ağzından kaptığımız halde çok kere de uzun uzun susar ve her birimiz kendi ayrı düşüncelerimiz içinde kaybolup giderdik ki galiba büyük dostlukların sırrı da buradaydı.”
“Bana öyle geliyor ki siz ya da ben iki düşünce ya da eylem arasında seçim yapmak zorundaysak ölümümüzü düşünmeli ve dünyaya mutluluk getirmeyeceği şekilde yaşamaya çalışmalıyız. Hikayemiz tek bir hikaye. Bütün romanlar, bütün şiirler içimizdeki hiç bitmeyen iyi kötü çekişmesi temeli üzerine kuruludur. Ayrıca bana öyle geliyor ki kötülük hiç durmadan yeniden canlanıyor oysa iyilik, erdem ölümsüzdür. Kötülüğün hep yeni, taptaze bir çevresi vardır oysa erdem dünyada hiçbir şeyin olamayacak kadar köklü ve saygındır.”
“Çocuk sorabilir: ‘Dünyanın hikayesi ne?’ Yetişkin bir adam veya kadın merak edebilir: ‘Dünya nereye gidecek, sonu nasıl bitecek?’ Bu arada yeri gelmişken, hikaye neydi?”
“Zaman aralığı, zihinde garip ve çelişkili bir meseledir. Rutinle geçen bir sürenin ya da olaysız bir sürenin insana bitmez tükenmez geleceğini varsaymak mantıklıdır. Öyle olması gerekir ama değildir. Hiçbir süresi olmayan zamanlar, sıkıcı ve olaysız zamanlardır. İlgiyle renklenmiş, trajediyle yaralanmış, sevinçle bölünmüş zamanlar ise hatırada uzun görünen sürelerdir. Düşünülürse öyle de olması gerekir. Olaysızlığın direği yoktur ki üzerine bir süre asabilesiniz. Hiçbir şeyden hiçbir şeye geçen zaman sıfırdır.”
“…değişken olmakla kalmayıp fikir ve icatların adamıydı. Küçük ve kapalı topluluklarda bu tür insanlara diğerleri için tehlike arz etmediklerini kanıtlayıncaya kadar şüpheyle bakılır.”