Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Asuman Sare

Asuman Sare
@_Otodidakt_
"Hayata zincirliyiz kollarımızdan, zaaflarımızdan çiviliyiz" Cemil MERİÇ
Gebze Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği
2 Haziran
192 okur puanı
Şubat 2018 tarihinde katıldı
"Newton Karantinada Ne Yapardı"
medium.com/gturover/newton... Karantina günlerinden hepimiz bir şekilde etkilendik. Peki bizim yerimizde tarihin en büyük bilim insanlarından olan Newton olsaydı ne yapardı? Ya da zaten benzer bir dönem yaşadı mı? İşte bu konuda düşüncelerimi paylaştığım "Newton Karantinada Ne Yapardı" başlıklı Medium yazım, keyifli okumalar :)
Reklam
BİR İLK DAHA! İsimli Medium Yazım
medium.com/gturover/bi%CC%... Bildiğiniz üzere geçtiğimiz günlerde #ingenuity Mars Helikopteri, yaptığı test sürüşü ile başka bir gezegende uçan ilk makine oldu. Ingenuity'nin teknik detaylarına ve sürece ilişkin birçok yazı şimdiden yayınlandı. "Bir İlk Daha" isimli yazımda bu bilinen özellikler yerine daha çok bu gelişmenin hayatımızı nasıl etkileyebileceği ve Ingenuity tasarlanırken hangi özelliklerin dikkate alındığını herkesin anlayabileceği şekilde anlatmaya çalıştım. Keyifli okumalar :)
Atom Mu Büyüktür Mars Mı
"Atom Mu Büyüktür Mars Mı" başlıklı yazımı Medium'da paylaştım, sizlerin beğenisine sunuyorum :) Olumlu olumsuz eleştirilerinizi bekliyorum. medium.com/gturover/atom-m...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Buğulu Cam" Şiir Denemesi
Akıp gider ömür Buğulu bir camdan inen damlalar gibi Gittiğine üzülürsün belki ama Daha iyi görebilmek için bazı şeyleri Düşmelidir o damla Gözden düşen bir gözyaşı gibi Açıklaması: Malum, bu aralar havalar soğuk ve camlarımız buharlanıyor. Buharlı iken camdan baktığımızda bulanık görürüz etrafı. Zaman geçtikçe buhar su olup akmaya başlar ve aktıkça dışarıyı daha net görürüz. Akan bu damlalar ömrümüzden geçen zamanı düşündürdü bana. İnsanın gençken göremediklerini, düşünemediklerini yaş ilerledikçe fark etmesini de buğunun çözülmesiyle etrafı daha iyi görebilmesine benzettim. Acıyla, gözyaşıyla ve zamanla olgunlaşan insanın kavrayışının artmasını buğulu cam ile analoji kurarak yorumladım.
Hayat Mum Gibidir
Bir kez yanmaya başladığında onu neye kullandığına bakmaz, o sadece kendi yoluna bakar. Ve senin yaptığın hiçbir şey onun yanma hızını etkileyemez. Kullanmadığında kaybeden, istifade ettiğinde kazanan yalnız sen olacaksın. Ve mum tamamen bitip geriye mumdan bir şey kalmadığında, başkaları o mumun bir zamanlar yandığını senin mum henüz sönmemişken yaptıklarına bakarak anlayacaktır. *Yine mum ışığında yazdığım bir hayat-mum analojisi. *
Reklam
Yapay Zeka Düşünebilir Mi?
"İnsanın düşünmesi nedir? Biz düşüncelerimizi kendimiz oluşturmuyoruz. Bu zamana kadar yaşadıklarımız, hayatımıza giren çıkan insanlar sayesinde bizim adına düşünce dediğimiz şey oluşuyor. Yani başkalarının bize öğrettikleri ile düşünebiliyoruz ancak. Peki yapay zekada fark nedir? Biz de ona bir şeyler öğretiyoruz,onu sürekli yeni veriler ile besliyoruz. Bu verilerin bizim düşüncelerimizi besleyen çevremizdeki insanlardan ne farkı var? O halde yapay zeka da pekala düşünebilir. " Dün tanımadığım bir insandan bu yorumu dinledim ve kurduğu analoji çok hoşuma gitti. Üzerine düşündükçe yapay zeka ile çok benzediğimizi düşünüyorum. Tek farkımız onun yapaylığının insanlar tarafından makine yoluyla oluşturulması, bizim yapaylığımızın ise insanlar tarafından yine insanlar yoluyla oluşması.
Mum
Bir şiiri okurken çok üzülüyorum şairin yazarken o imgeleri neyden esinlenip yazdığını, tam olarak neyi anlatmayı amaçlayarak yazdığını bilmediğimiz ve bir çoğu vefat ettiği için bilemeyeceğimiz için. Şiir açıklandığında büyüsünü kaybedebilir belki ancak anlaşılmamak ya da saçma olmasıyla anılmak çok daha kötü bence. Sadece defterimde kalmasını istemedim, okunursa anlaşılmasın da istemedim ve gecenin sessizliğinde mum alevini izleyip üzerine düşünerek ve kalemin kağıda yazarken çıkardığı sesi dinleyerek bu şiiri yazdım. #83162881
Mum ışığını izlerken yazdığım bir şiir, açıklamalı :)
(1) Nefesime bu kadar duyarlı bir nesne, görmemiştim daha önce Benim devinimle titreyen, Yolunu bana göre seçen (2) Nerede duracağını bilirsen sana yol gösteren. Işık bu, hakikat bu, gözünü kapatsan da oradadır
Sokrates
Eğitimin pahalı olduğunu düşünüyorsanız, cehaletin bedelini hesaplayın.
"Sokak Lambası" şiir denemem
Saat gece yarısı olup Kafamı çevirip baktığımda Güneşin büyüsü bozulmuş Sokak lambasına dönüşmüş sandım Öyle parlaktı ki Işık huzmeleri döküyordu yere Art arda, sicim misali Pek tabi bu mümkün değildi Sadece masallarda olurdu bunlar Ama bu geceki yağmur Bir masal kadar sevecendi Ya da belki bana öyle geldi Çünkü gecenin bu saatinde Yalnız benim kulaklarım onu dinledi Sessizliği bozan sesi Yanlız benim içindi bir ezgi
Reklam
Distopya oluşturma etkinliği
Kursad TEKMEN
Kursad TEKMEN
'den öğrendiğim bir söz vardı:Fikirlerin değiş tokuşundan hakikat kıvılcımları ortaya çıkar. Pandeminin başından beri düşündüğüm bir konu var. İnsanlık olarak her yıl daha ileriye gidip ölümsüzlüğe, güce, doğal şartlara bağlılığımızı daha çok yaklaşacağımıza inandık. Birçok ütopya/distopya yazıldı fakat bu denli ilkel bir şey hiç hayal edilmemişti. Hep en gelişmiş teknolojinin izlerini gördüğümüz bir gelecek tasvir edilmişti. İnsanın acziyetini bu kadar kesin kanıtlamanın bir başka şeklini hayal edemezdim. Şimdi düşünüyorum, pandemiden sonra her şeye kaldığımız yerden devam edeceğimize inanıyoruz. Oyunlardaki durdur butonu gibi hayatı durdurduğumuzu, bir süre onu askıya aldığımızı düşünüyoruz. Peki ya yine hiç öngörülemeyen bir sorunla karşılaşırsak, hem de neyi nasıl etkileyeceğini bilmediğimiz bir sorunla? Sizce bu ne olabilir? Belki yorumlardan yeni bir distopya konusu çıkar :) İlk yorumu ben yapıyorum.
Cümleler açıklanmamış gibi yarım kalsa da içimden gelenler
Küçükken "Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar." sözünü anlamayıp anneme sormuştum:Doğru söylüyorlarsa neden kovsunlar ki?Bu sorunun cevabını buldum demeyi çok isterdim fakat hala aynı soruyu kendime sorup duruyorum.Yalnızca sözde değil;davranışlarda,olaylarda,yaşamda nerede yanlış görsem düzeltmek istedim,uyarma vazifemi yerine getirmeye çalıştım.Fakat insanlar Pandora'nın kutusu gibi,açmadan önce her şey yolunda görünür.Bir kez açtığınızda ise dönüşü yoktur,değişimlerine kolayca şahit olursunuz.Özellikle birçok asılsız yorumun dolaştığı şu günlerde insanları teselli amaçlı her duyduklarına inanmamaları gerektiğini söylemek bile tepki almamıza sebep oluyor.Bazen ben de mi doğrulara diğer insanlar gibi kapalıyım da farkına varamıyorum acaba diye düşünüyorum.Hayalperestliği bir kenara bırakıp neden denmiş olacağına kafa yoracağım biraz.Ütopik/distopik kitaplarda veya filmlerde insanlarının birbirinin zihnini okuyabildiğini görürüz.Hepimizin özendiği,istediği bir yetenek olsa dahi bu durumdan en çok acı çekecek kişi yine biz oluruz.Dünya yalanlarla dolu,hepsi bizi üzmek için olmasa da.Acaba ilk yalan nasıl ortaya çıktı?Kim,hangi ihtiyaçla gerçeği saptırma ihtiyacı hissetti?Olacakları değiştirmeye çalışmak insanın kendini büyük görmesinin bir sonucu olmalı.Yalan da bu sebepten çıkmış olmalı,bedellerden kaçmak,kaderin işleyişini değiştirmeye çalışmak,öngörülemeyecek sonuçlara sebep olsa dahi o an bulunduğumuz durumdan kurtulup geçici çözüm sağlamak...
Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Ağlamak için gözden yaş mı akmalı? Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı? Sevmek için güzele mi bakmalı? Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı? Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır? Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı? Hırsızlık; para, mal mı çalmaktır? Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı? Solması için gülü dalından mı koparmalı? Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı? Öldürmek için silah, hançer mi olmalı? Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı? Victor HUGO
34 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.