Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

H a s r e t

H a s r e t
@_hasrt_
"Şaşkın vaziyetteyim; nefsimi mi azarlayayım, arzulu gözümü mü, yoksa kalbimi mi?"
245 okur puanı
Haziran 2019 tarihinde katıldı
İki yüz yıldır İslam dünyası üzerinde bir savaş aracı olarak, bir işgal aracı olarak günahkârlık operasyonu yürütülüyor.
Sayfa 287
Reklam
Bütün günah çağları birbirine benzer. Bugün İslam dünyasında yaşananlar, eski günah çağlarında yaşananlara benziyor. Ancak onlardan farklı bir özellik de taşıyor. Biz, bugün günahın Politikleşmesi ile karşı karşıyayız. Modern günahkârlık, bütün düşünce ve değerlerin ötesinde bir siyasi cephe haline geliyor, bu cephenin içinde yer alanlar inancını, ideolojisini bir kenara koyup 'günahı ifşa hakkı' etrafında buluşuyor, içerde ittifaklar kurup dış güçlerle işbirlikleri geliştiriyor.
Sayfa 287
İçkiye "dokunulmaz bir kutsiyet" verilmiş, nasıl Hindistan'da inekler trafiği alt üst etse de onlara dokunulamıyorsa Türkiye'de de içki, neye neden olursa olsun ona dokunulamıyor, sarhoşlara yönelik hiçbir tedbir getirilemiyor. Aksine içkili halde suç işlemek ceza indirimine neden sayılıyor, yol kenarlarında sızıp kalan sarhoşlara hizmet etmek bir insanlık görevi sayılıyor.
Sayfa 279

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İşin ilginç yanı yeni harflere "Türk harfleri" denmesiydi. Yılların Latin harflerinin başındaki Latin kelimesi kaldırılarak yerine Türk getirilince harfler Türk oluverdi. Aynen Türk Medeni Kanunu ve Türk Ceza Kanunu gibi. Burada yapılan iş belliydi. Öz yüzde yüz Avrupalıydı. Ancak sıradan halkın ikna edilmesi için her şey "Türk" denilerek sunuluyordu.
Sayfa 261
"(...)Acaba bu Lâtince kabul edilebilir mi? Bu kabul edildiği gün memleket herc ü merce girer. Her şey bir yana kütüphanelerimizi dolduran mukaddes kitaplarımız, tarihlerimiz, yazılarımız ve binlerce cilt eserlerimiz bu lisanla yazılmış iken büsbütün başka bir şekilde olan hurûfu kabul ettiğimiz gün en büyük bir felakete maruz kalacağız. Ve böylece derhal bütün Avrupa'nın eline güzel bir silah vermiş olacağız(...)" Kazım Karabekir
Sayfa 260
Reklam
Vicdan öldü..
İlahi irade yok sayılınca, Darwin'in "Güçlü olan zayıfı yok eder"; Makyavel'in "Amaç için her yol meşrudur" ve Nietzsche'nin "Vicdan ve merhamet; zayıfların güçlüleri aldatmak için uydurdukları duygulardır, acımak tuzaktır" düşünceleri geçerlilik kazandı. Bu düşünceler, insana özgü vicdanın ölümünü, tabiatın diğer bazı varlıkları arasında geçerli olan güçlü olanın keyfi iktidarını ve iktidarını korumak için her yolun meşruluğunu savunan makineleşmiş bürokrasi diktatörlüğü getiriyordu.
Sayfa 247
Ümmet bağı, her tür güncel siyasi ihaneti aşacak kadar güçlüdür. Hesaplarını bu bağı dikkate alarak yapanlar ve bu doğrultuda İslam dünyasına yönelenler kazanacak. Bu bağı yok sayanlar ve yok etmeye çalışanlar daima iflas edip hayal kırıklığına uğra yacaktır.
Sayfa 230
Ulusalcılık, ümmet ruhunu öldürmek için oluşturulmuş bir akımdır. Onun vazifesi ümmeti dilim dilim etmektir. Bunun da başlangıcı, ümmeti ümmetten habersiz bırakmaktır.
Sayfa 212
"Müminler ancak kardeştir" diyen Rabbimizdir. Kardeşler, bir aile oluşturur. Ümmet koca bir ailedir. İnsan, ailesinden bir ferdin yaralandığını duyar da dünyanın neresinde olursa olsun, onun yardımına gitmez mi ve o yardım karşısında ilahi rızadan başka bir şey bekler mi?
Sayfa 211
İzzetbegoviç'e göre insan hastayken sadece iyileşmeyi ister, oysa iyileşince isteklerinin sonu gelmez. Resulullah'ın (sav) savaştan dönerken büyük cihada gidiyoruz demesinin bir nedeni de buydu.
Sayfa 189
Reklam
"Müslümanların kurtuluşu, İslam'ın ihyasıyla tarihlerine yeniden hakim olmalarına bağlıdır. Batılı fikirler, onları kurtarmaya muktedir değildir."
Sayfa 180
Diyebilirim ki 20. yüzyılın bütün İslami ihya hareketleri önderleri anneleri tarafından yetiştirilmiş. O büyük ihya hareketi adeta annelerin ürünüdür. Üstad Bediüzzaman, Seyyid Kutup, Imam Humeyni, Cevher Dudayev...
Sayfa 172
"Kimse kendi suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba, oğlunun suçu üzerine, oğlu da babasının suçu üzerine suçlanamaz..." Ne büyük bir dindir İslam ve Sen, ne büyük bir Peygamsin Ey Muhammed (sav) Irkçılar, koca bir tarihin günahlarını, eksilerini günün insanının sırtına yükleyip onu görmediği, bilmediği, duymadığı çağların suçuna ortak edip katlederken Sen'in dinin kişinin ortağı olmadığı hiçbir suçu ona yüklemiyor.
Sayfa 141
Saf bir milliyetçilik, inanç bağını yok sayar ya da inanç bağının toplum içinde bir cephe oluşturmasına izin vermez İnanç bağı üzerinden cepheleşmeyi, milleti parçalamak olarak görür.
Sayfa 130 - "Millet" kelimesi, Kur'an-ı Kerim'de din anlamında kullanırken milliyetçiler "kavim" anlamında kullandılar.
Yahudiler, savaş ekonomisinden beslendiklerinden ve fitneyi kendileri için keyifli ortamın en önemli malzemesi olarak gördüklerinden ırkçılığı egoları (toplumsal kibirleri) yüksek olan kendilerini Germen İmparatorluğu üzerinden Avrupalıların efendisi olarak gören Almanlar üzerinden yaydılar.
Sayfa 123
1.737 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.