Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Emin Karataş

Emin Karataş
@acheron1905
"Quis custodiet ipsos custodes..." (Bekçilere kim bekçilik edecek...) ·..Nerden eserse essin, rüzigâra dokunma. Yar zülfüne dokun amma zülfiyâre dokunma.. ~Kitap&Şiir&Satranç&Bisiklet&Doğa~
Kundura Tamircisinin Evinde Oturan Devrimci
Vladimir İliç Ulianov, daha düne kadar kundura tamircisinin evinde oturan bu adam, trenden iner inmez yüzlerce el tarafından alınıyor ve doğruca zırhlı bir otomobile bindiriliyor. Evlerin çatısına ve kaleye yerleştirilmiş projektörler, onun üzerine çevriliyor ve Lenin, bindirildiği zırhlı otomobilden halka ilk söylevini veriyor. Caddeleri dolduran kalabalık, heyecandan tirtir titriyor ve çok geçmeden de "dünyayı sarsan on gün" başlıyor. Top patladı ve bir büyük ülkeyi, bir dünyayı paramparça etti.
Reklam
Tolstoy
Köylüler, hiç ölmeyeceklermiş gibi son anlarına kadar tarlalarını işlerler; doğrusu da budur zaten, çünkü insan sadece çalışarak sonsuzca yaşar.
Okyanus'u Aşan İlk söz
O âna kadar hiç kimsenin tanımadığı bir adam, Cyrus W. Field, bir gece içinde bütün bir ulusun kahramanı oluyor. Field'in ünü, büyük bir hızla yayılıyor, Franklin'i ve Kolomb'u bile gölgede bırakıyor. Bütün kent halkı ve daha yüzlercesi, inancı ve kararlılığıyla, "genç Amerika ile ihtiyar Avrupa'nın evlenmesini sağlayan" adamı görebilmek için yeniden sarsılıyor ve inliyor.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Elderado'nun Keşfi
Yeryüzünün en zengin topraklarına sahip olan bu zavallı adamı 17 Temmuz 1880 günü, bir kalp krizi Kongre Sarayı'nın merdivenlerinde aniden yakalıyor ve bir anda bütün acılarından kurtarıyor. Yerden bir dilenci ölüsü kaldırıyorlar. Evet bir dilenci ölüsü, fakat cebinde, kendisine ve bütün vârislerine dünya tarihinde bir eşine daha rastlanmayan bir büyüklükteki serveti her türlü hak ve hukuka karşı güvence altına alan bir belge bulunan bir dilenci ölüsü. Bugüne kadar Suter'in serveti üzerinde hak iddia eden hiç kimse, hiçbir mirasçı çıkmadı. San Francisco, bu kocaman memleket parçası, hâlâ başkasının toprakları üzerinde yükselmektedir. Haklının hakkı hâlâ verilmiş değil.
Waterloo: Dünyanın Yazgısını Belirleyen An
İnsan yaşamına çok ender olarak inen o bir tek saniyelik büyük an, kendisinden yararlanmasını bilmeyenlerden işte böylesine müthiş öç alır. Basiret, buyruğa boyun eğme, çaba, akıl ve sağduyu gibi bütün insanlık erdemleri, yazgıyı belirleyen o büyük ânın tutuşturduğu ateş içinde eriyip işte böyle yok olur. O büyük an, korkakları horlayarak geri iter ve yeryüzünün bir başka tanrıları olan yüreklileri ise, ateşli kolları arasına alıp gökyüzüne, yiğitlerin yanına götürür.
Reklam
Bir Gecelik Dahi (Ulusal Marş Sahiplerinin Kaderleri Neden Aynıdır)
Kısa bir süre sonra çok gülünç bir durum ortaya çıkıyor ve devrim şairi Rouget, karşı devrimci olduğu için tutuklanıyor ve vatana ihanet suçuyla yargılanıyor. Ancak, Robespierre'in düşmesiyle mahkûmlara hapishane kapılarının açıldığı 9 Thermidor (büyük devrimin 11. ayı) sayesinde Fransa, ulusal marşının yaratıcısını, "ulusal ustura"ya teslim etmenin ayıbından kurtulmuş oluyor.
Fatih
"Eğer sakalımın bir teli bile aklımdan geçenleri öğrenmiş olsaydı, onu hemen yolardım." İşte topları kent surlarını gümbür gümbür dövüp parçalara ayırırken, böylesine tedbirli bir insanın buyruğu, büyük bir titizlikle yerine getiriliyor şimdi. 22 Nisan gecesinde, bu bir tek gecede, tam yetmiş parça savaş gemisi, dağlar ve vadiler aşırılıp bağlar, tarlalar ve ormanlar arasından geçirilerek, bir denizden öteki denize taşınıyor.
Anın önemi..
İnsan yaşamında olduğu gibi tarihte de, kaybolmuş bir ânın yakınıp dövünmekle geri getirilebileceği hiç görülmemiştir. Bir tek saatin kaybettirdiği şeyi, bin yıl geri getiremez...
Epiktotes
"...Senin yenilgin, hakikatin yenilişi demek değildir. Yenilen, yalnız senin ölçüsüzlüğün ve dalâletindir."
Zamanı yargılayanlar
Çankaya’da yeni bir inkılâp hamlesinin saati çalınca, bu hamle Mecliste hemen bir kanun haline geliyordu. O zaman her şey kolaylaşıyordu. O zaman, başına kanundan önce şapka giydi diye genç bir gazeteciyi merdivenlerden yuvarlayan adam, aradan kısa bir süre geçince, ünlü bir müderrisi şapka giymedi diye darağacına verebiliyordu...
Reklam
1922
Eğer Çinliler, entarilerinin eteklerini bir karış kısaltsalar, Manchester’de işsizlikten ihtilâl olur»
1922 den Çin ile ilgili geleceğe anekdotKitabı okudu
Osmanlı devletini I. Dünya Harbine Kim soktu
Cemal Paşayla Mebusan Reisi Halil Bey, zaten habersizdiler. Hulâsa, Osmanlı İmparatorluğu harbe girmiş ve harp neticesinde göçmüş ve zaten istilâya uğramıştır ama, ne gariptir ki, bu devleti idare edenlerden hiç biri bu harbe bizi kimin soktuğundan haberdar değildir.
.. o tarihlerde Türkiye hiç şüphe yok ki bir inkılâp yaşıyordu. Bu inkılâp bitmemişti. Fakat görünüyordu ki bazı insanlar bu inkılâbın önünde değil, ardında koşuyorlardı. Çankaya’da yerleşen insan, bu inkılâpların listesini, bu insanlara ne çare ki evvelden bildirmemişti. Öyle görünüyordu ki, Çankaya’da yeni bir inkılâp hamlesinin saati çalınca, bu hamle Mecliste hemen bir kanun haline geliyordu. O zaman her şey kolaylaşıyordu. O zaman, başına kanundan önce şapka giydi diye genç bir gazeteciyi merdivenlerden yuvarlayan adam, aradan kısa bir süre geçince, ünlü bir müderrisi şapka giymedi diye darağacına verebiliyordu...
Yıllardır değişen bir şey yok...
sizde saray dışında asalet olmadığı, toprak tasarrufunda istikrar bulunmadığı, timarlar, zeametler daima ve sarayın emri ile elden ele geçtiği için, herkesin gözü, bunlardan birinin kenarına mümkün olduğu kadar sağlamca yapışmaktaydı. Bu da ancak iktidara yanaşmakla olurdu...
Yıllardır aynı oyun aynı senaryo...
Azerbaycan, Çar Rusyası’nın bir parçasıydı. Hele onun petrollerine, kuzeyde çok ihtiyaç vardı. Rusya’da üretim tekniği, hemen hemen petrole göre kurulmuştu ve petrol Azerbaycan’da vardı. O halde «mazlum Azerbaycan»ın kurtarılması lâzımdı. Demek ki şimdi Azerbaycan’ı kurtarıyorlardı...
1918 Çarlık Rusya Azerbaycan işgaliKitabı okudu
112 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.