Okumaya,düşünmeye,mutlu olmaya çalışan sıradan bir ölümlü.
"Bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir." /Sokrates
"Az şeye sahip olanın köleliği de az olur.Yaşasın asil yoksulluğum." /Friedrich Nietzsche
İlahiyatçılar toplu iğnelerin başı üzerinde oturan melekler ya da bugünkü eşdeğeri her neyse onun hakkında fikir yürütebilirler. Öyle görünüyor ki fizikçilerin de kendi melekleri ve kendi toplu iğneleri var: kuanta ve kuarklar, "çekici", "tuhaflık", ve "spin". Ama fizikçiler meleklerini sayabiliyor ve toplam on milyar meleğe ulaşabiliyorlar: ne bir melek eksik, ne bir melek fazla. Bilim tuhaf ve anlaşılmaz olabilir, herhangi bir ilahiyattan daha tuhaf, daha az anlaşılır olabilir; ama işe yarar. Sonuçlar alır. Sizi Satürn'e götürebilir, yolda Venüs ve Jüpiter civarında sizi fırlatabilir. Kuantum kuramını anlamayabiliriz (ben anlamıyorum şahsen) ama gerçek dünyayı ondalık basamağa kadar tahmin edebilen bir kuram doğrudan hiçbir anlamda yanlış olamaz. İlahiyat ondalık basamaklardan yoksun olmakla kalmıyor: Gerçek dünyayla en ufak bir bağlantıdan da yoksun. Thomas Jefferson'ın Virgina Üniversitesi'ni kurarken dediği gibi "İlahiyat profesörlüğünün kurumumuzda yeri olmayacak." - Richard Dawkins
"Oysa aşağıda,-her türlü konuşma boşunadır! Orada, unutma ve geçip gitme en iyi bilgeliktir:bunu öğrendim artık!
İnsanla ilgili her şeyi öğrenmek isteyen,her şeye girişmek zorundadır. Oysa benim ellerim bunu yapamayacak kadar temiz."
"Şehvet,egemenlik tutkusu ve bencillik: bunlar şimdiye dek en çok ilenilmiş ve adı kötüye çıkmış ve karaçalınmış üç şeydir,-bu üç şeyi insanca bir güzel tartacağım ben!"
"Kendi kötün ile kendi iyini kendine sağlaya bilir misin,kendi istemini bir yasa olarak kendi üstüne asabilir misin?Kendi kendinin yargıcı olabilir misin,ve kendi yasanın öc alıcısı?"
Karşılarına bir sayrı,ya da yaşlı bir adam, ya da bir ceset mi çıktı.-hemen deyiverirler:"Hayat ne boş!"
Oysa kendileridir ve varlığın yalnız bir yüzünü gören gözleridir boş olan.
Mussolini,tüm ülke çapında demir yolları ve kara yolları da yapıyordu. Ücra köşelerdeki insanları memnun etmenin yegane yolu buydu.Onların zaten demokrasi ile işi yoktu,onlara yol ve tarım fazlasıyla yetiyordu. Mussolini başarmıştı.Demokrasi isteyenlerin haricinde herkes Mussolini'ye bayılıyordu.Bayılmayan da zaten tutuklanıyordu.
Günümüz Türkiye'si!
İtalya'da artık iyi bir üretim elde ediliyordu.Aynı zamanda sanayideki iş adamlarını da unutmayan Mussolini,sanayiye de teşviğini azaltmadı,hatta artırarak iş adamlarını yanına çekti.Halk memnundu,ceplerine para giriyordu.İş adamları da memnundu artık.Büyük Burhan dönemindeydiler ama kriz sanki onları teğet geçmişti,tüm dünya krizdeyken onlar iş yapabiliyordu.Bunun bedeli ileride çok ağır olacaksa da hiç kimse ilerisini düşünmüyordu,o dönemin tadını çıkarıyorlardı. Musolini ,İtalyanların gözünde tam bir kahramandı..
Günümüz Türkiye'si!
Bir sürü karar aldım ve yavaşça hayata geçirdim bunları.Bu kararların en önemlisi şuydu;artık ne ailemin ne çevremin,ne sevgilimin ne de başka birinin ya da başka bir şeyin istediği gibi değil,kendi istediğim gibi bir"erkek" olacaktım.Hatasıyla sevabıyla...