Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

James Dean

James Dean
@ainfaya
başkalarını başkalarından okur , kendine yazar çocuklara konuşur , geçmişe yaşar...
full time student
Anadolu Üniversitesi
Mardin
Erzincan
21 okur puanı
Nisan 2021 tarihinde katıldı
ayçiçeği misali ismine tezat içimdeki tüm çiçeklerim bençiçekleri , ama yüzleri mutlak sana dönük
Reklam
beklenti ve imgesi
tahayyül edilemeyecek acılar arasından kendine en yakını seçmek gibi bi huyu var ademin çocuklarının. kolaya kaçmaktan başka nedir ki bu ? koca koca laflarla hayattan büyük olabileceğini savunur durur ama bilmez ki savunmasını bile sunanın hayat olduğunu. alt edemeyeceği kadar kudretli , bir o kadar azametiyle her soluğunda başında dikildiğini... özüne duyduğu güvenin yarısını bile sunamadığı hayattan beklentileriyle tüketirken soluklarını , herhangi iki soluğu arasında 'dank eder' ; heraklitosun "Solum est mutare ipso constant. (değişmeyen tek şey değişimin kendisidir)" önermesi ne kadar gerçeklik taşıyorsa ,  beklenilen tek şey en nihayetinde beklentisiz olabilmek olduğunun da bir o kadar gerçeklik taşıdığı. doyumsuzluğuna karşın her koşulda her istek ve beklentisinde aç bırakılacağı hayata karşı takındığı tavrı o kadar güçlü tutmaya çalışıyor ki , enerjisinin yitmeye yüz tuttuğunu kabul edemeyecek kadar kibirle doluyor içi. ve bu kibirle boğulurken seçiyor kendisine en yakın acıyı , çoklarıysa en küçüğünü. her ne kadar kimileri kıyas yapılmayacağını ' acının büyüğü küçüğü olamaz ' dese de bal gibi vardır esasında. kolunda öldürdüğün sineğe duyduğun acı , sevdiğine yüreğinde bir mezar taşı dikerken duyduğun acıyla bir olabilir mi ?.. hulasâ-i kelâm ; acını en yüksek mindere oturt içinde , bırak hükmetsin sana ! büyütsün seni hayatın karşısında...
ivedilikle tanrıya ; iadeli taahhütlü
tanrınızı kaybettiğiniz oldu mu ? öyle seküler yok saymalar sayılmaz ama ! ölümüne şahit oldum tanrımın. hıçkırıklara boğulup da öldü. herhangi bir gecede tam da bu saatlerdi hem de. öldüğüne emin olmak istemedim , hatta hayatta hiçbir şeyi bu kadar çok istemedim. emin olursam ölecek çünkü , hiç var olmamış gibi olacak... tanrım , benim güzel tanrım. aslında ölmedi , ölmedin ! karşıtlıklar hayatı kılan hayat kılanlar , hiç yaşamadın ki sen... ölemezsin. hem izin vermem de ! valla bak dikilir karşısında dururum bent gibi , yamacına sokulmaya çalışan her son soluğun. ama sen benden de isteklisin o soluğu solumaya , bu işimi zorlaştırmıyor değil. olsun bunun için savaş vermek hayatımı anlamlı kılıyor sanırım. ama beni anlamalısın tanrım ! zaman yok artık , aman vermiyor tüm bu boşluk... acilen beni tutman lazım tanrım , her şey için geç olmadan...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
ol(ma)ması olası
geç de olur güç de. asıl mesele nasıl olduğu değil. "olmalı mı ? ". savsaklamadan cevabını bulabildiğine inananlar için ; ne geç olması ne de gücünün sınırlarında parçalanması önemsizdir cevabın akabinde . gerçekliğini demiyorum dikkatinizi çekerim , önemini yitirir ! yapılacak , yapılmak isteniyorsa yapıcısınca ve de yapacak olan istediğinin avlusunun burası olduğuna inanıyorsa , işte o an yapıcı ne vaktin hesabını tutar ne de kendi kudretini sorgular. yaratıcı yapıcılarla arasına çektiği o çizgiyle yapacağını yaptığını somutlamıştır. yaratıcının verdiği yanıtlama yetisi ve istediğini alabilmek kudreti farklı şekilde yapıcılarda vücut bulunca bu somutlanmış durum daha da kuvvetlenir de önünde durulamaz bir güce dönüşür. bu güç kimini boğup da gözünü kör etse de kimine yalnızca yaratıcının çizgisini hatırlatır. " olmalı mı ? " kuyruğunu yakalamaya çalıştıkça başı dönen bi köpek gibi dinlenir dinlenir sonra yeniden peşine düşer. "olmalı mı ? ". en başta görmesi gerekenin yapmaya çalıştığını yapmaya çalışırken yapamayıp da yapmayı istediğine karar verebildiğinde "oldurabilecek " olması olduğuna karar verebilir ancak. nitekim aradaki farkları anlamaya çabalarken geçen zamanı bile lehine çevirecek kadar kendiyle ve kendi için savaşıp , en çok olsun istediklerini olduramadan ölüp gidecek olması "olmalı"ların olası sonuçlarını etkilemeyecektir de. "Yapabileceklerine boşver - yapabildiklerini yap ! "
aruoba öykünmesi...
yapmaya başladıkların , yapabileceklerin olmayacak. çoğunlukla ; yapmaya gücünün yetmeyeceğini yapmaya başlayacaksın. gücünün sınırlarını öğrenene kadar , yapacakların ; yapabileceğini zannedip yapmaya başladıklarını, hep başka noktalarda bırakmak olacak. yaptıkların , yapamadıkların olacak. yapamadıkların ise yapmayı en çok arzuladıkların olacak. ama bu demek değildir ki hiçbir şey yapamayacaksın ! bitirmek için başladığına inandıkların , henüz bitmeden yeni başlangıçlar yaptıracak sana. hep yeni başlangıçlar yapacak hiç eski şeyleri bitiremeyeceksin. düşlediğin sonuçlara varamayacak ,varamayacağın her sonucu da düşleyeceksin. yapacağın yegane şey düş kurmak olacak yeni başlangıçlarda. yapamadıklarınla yapmaya çalıştıkça övünecek , övündükçe de yap-mayacaksın. hayatın yapamadıklarını yapmamak olacak. hayatını yapamayacaksın , hayatın yapmadığın olacak.
Reklam
İstemeden olmak
istediğini eline gelmeden önce bilemezsin. neyi en çok istediğini kaybettiğinde anlarsın ancak. ne varsa elinden giden hep istediğindir. yaşarken bilinmezse de , yaşadığın istediğindir. yaşanırken istenmese de istemediklerin kaybettiğinde istediklerindir. kaybetmeyi istemediklerin ilk başta kaybettiklerindir. sonra istememeyi ister onu da kaybeder isteksizliğine isyan edersin. bütün bunları yaşamayı hiç istememiş gibi bir köşede unutulmak istersin. onu da istersin , bunu da istersin. istemeyi istemekten hiç vazgeçmemektir belki de , en çok istenen de... her zaman ihtiyaç hali gibi bir şeyleri bu kadar doyumsuz istiyor olmak hayata ket vuruyor. her ne kadar istemenin güzelliğini savunsam da bir zaman sonra kaçınılmaz isteksizliği armağan ediyor. kendini kaybettiğin bir gecenin yasak meyvesi gibi gelen bu isteksizlik o kadar büyüyor ki ellerinde , taşımaktan yorulduğunu anlayamıyorsun. anladığındaysa anlamak istemediğini... yine de tüm bunlar sana uğramadan ne istediğini hiç bilmeden kendine yetişip isteklerine inanamadan yaşayıp yitiyorsun. eline gelir gelmez bırakmayı hiç istemediğin , eyerden ilk düşen mıh oluyor hep. Adige.