o gün o masada, minik bir pericik gelip çubuğuyla bana dokundu. perilere ve çubuklara inanmazdım, ama aynen böyle oldu. tabii o zamanlar hayatta kıça giren peri çubuğu diye bir şey olduğunu bilmiyordum henüz.
Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,
İkincisinde, daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,
Çok az şeyi
Ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha çok riske girerdim.
Seyahat ederdim daha fazla.
Daha çok güneş doğuşu izler,
Daha çok dağa tırmanır, daha çok
Terli olduğuma bakmayın, insan olmanın yorgunluğu bu. Sev bir
kadını. Bacaklarına dokunma, yüreğindedir sevgi. Okşa bir köpeğin
başını. Başında değil, yüreğindedir sadakat. Tutun elimi,
elde değil avucumdadır hayat. Ve zaman gelir, güvercinleşir ellerim.
Uçar gider yağmur yerine kan yağan gökyüzüne. Göğün
benden beklediği budur, fazlası değil. Uçurtmamıza taş bağladılar
çocukken, bundan fazlası değil. Otobüsün kapılarını kapattılar
tam binecekken, fazlası değil. En yakın hissettiğimizi bulduğumuzda
ilk onu kaybettik, inanın fazlası değil.
Frida Kahlo'nun yaptığı son tablo olan Viva la Vida, Karpuzlar, sanatçının kısa yaşamına canlı bir son olarak hizmet ediyor. Zengin renk kontrastları, eğriler ve açılarla dolu olan bu tablo, Kahlo'nun kendi mesajını taşıyor. Kahlo, su karpuzu temalı tablosuna son dokunuşları 1954 yılında ölmeden sadece birkaç gün önce yapmıştır.
Frida Kahlo, tablonun alt kısmında yer alan merkezi karpuz dilimine "Vida la Viva" yazdı, bu da "Hayat yaşasın" şeklinde çevrilebilir ve bu yazıyı sadece ölümünden sekiz gün önce yazmıştır. Bu, ölümünün yaklaştığı bir dönemde yaptığı basit bir ifade olabilir. Ayrıca, bu ifade bir otobüs kazası ve birçok ameliyat gibi acı dolu yaşamı üzerine ironik bir yorum olabilir.