Gönlüm kapanmış dedim; kilitleri açan benim dedi, beni öldürdün sen dedim; ben senden beterim dedi.
Yürü, işten-güçten konuşma; hepsinden de hürüm ben.
Var, dikenden söz açma,
Baştan başa gül devşirmedeyim ben .
Sevda ile kara sevda arasındaki renk farkı kalbini de karartmaya başlamıştı. Kalbindeki bir damlacık süveydanın ne zaman ve ne kadar karardığını, aşkının ne vakit kara sevdaya evrildiğini bilemeyecek kadar tutkundu artık. Tarif edemiyordu anlatamıyordu ama hissediyordu.
Seni sevme sebebim sen olduğun içindir. Benim bu dünyada cennetimsin, hatta cennet hayatımsın. Yatmadan evvelki son şeyim, uyandığım zamanki ilk şeyimsin. Seni görme umudu ile açtığımı bil her sabah gözlerimi. Sen varken dünyamda başka birine yer kalmaz. Yerin gözümün içi, gözümü yumruğumda gönlümün köşesidir...
İçinin bir anda boşalıverdiğini hissetti. "Hüsran?": Aşk üstüne keder, kor üstüne kömür gibi geldi. Evvela körletti, sonra alevlendirdi. İçindeki hüsran tortusu aşk alevi ile tutuşmuştu sanki, hem yanıyor, hem yakıyor, hem üşütüyordu.
....Evet simasını hiç unutmamıştı. Unutmamak için yirmi yılın her gecesinde uyumadan evvel onu düşünmüş, uyandığı zaman tekrar düşünmüş ve böyle böyle unutmamayı başarmıştı....
Nefes almakta zorlandım. İkimizin de içinin büyük acıyla dolu olduğu açıkça belliydi. O anda bir şey kırılıp açıldı. Bazen kalbin açılabilmesi için kırılması gerekir...
.......acı veren bir şeye direndiğimiz zaman sıklıkla kaçınmaya çabaladığımız acının süresini uzatırız. Bu şekilde yaparak sürekli acıyı zaman aşımına uğratırız.
herkes fanusuna asmış kendini
bu yüzden beklemiyorum farklı kıyametleri
dışarıda üşüyen bir haziran
dışarıda öldü insan
öldü insan
hiçbir kitaba yakışmadan!
ben de yaza yaza çürütüp dünlerimi
her gün bu cehennemden çalıyorum kendimi
bu yüzden her şey:
şey!
havada hava, günlerinde gün, evlerde sarmısak soğan;
hepsi bu işte basit, olağan
her şey şey’dir; inandıklarımızdır belki de yalan
abarttığımızdır,
kül’dür herkesin payına kalan...
Heyhat
yeniden
ıskaladın
vuslatı!
Şimdi eyersiz atlar gibi özgür
ve lânetli bir keder gibi uzak yağmurda...
Çok sevmesen, çok özlemezdin.
Çok görmesen, bilmezdin;
çok bilmesen çok acıtmazdı hayat...
Çok gitmesin yollara; upuzun yollara,
böyle çok olmazdı dönüşün…
Bana öyle uzak durmasan,
sana böyle yakın olmazdım.
Yanmasam
kül
kalmazdım...