“Aynı biçimde yazılacak bir roman , aynı dil kullanılacaksa , niçin yazılmalıydı iki , üç roman ? Bir roman yetmez miydi ? Her konu , her atmosfer yeni bir dil getirmeliydi. Bu bende gençliğimden bu yana bilinçli bir uğraştı. Yazı dilinde olmayan birçok sözcük de getirmiştim dile. Anadolu’da kullanılan , yazı diline girmemiş sözcükler , deyimler. Sonra da bir uzman , Ali Püsküllüoğlu , Yaşar Kemal Sözlüğü diye bir sözlük çıkardı. Benim yaptığım önemli iş bu değildi. Bu benim için bir gereksinmeydi. Yalnız , yeni bir yazı dili , roman dili yapmak , dilin derinliğine inmek , anlatımın bütün olanaklarını denemek , dilde yeni nüanslar bulmak , yeni bir dil atmosferi yaratmak ; bence iş buydu işte. İşin özü , dili de yaratmak gerekti. Romanın dünyasını , kendine özgü dünyasını yepyeni , kişilikli yaratır , kurarken bir yeni yazı dilini de yaratmalı , kurmalıydı.”
cıcığı çıkmak(deyim): iliklerine değin ıslanmak, sırılsıklam olmak, çok ıslanmak.
"Bir anda ikimiz de sırılsıklam olduk, cıcığımız çıktı."
Deniz Küstü - Toros Yayınları 1982 2. baskı sayfa 87
tavşan öldüye vurmak : (deyim) Ölmüş gibi hiç ses soluk vermeksizin yatmak, ölmüş numarası yapmak.
Örnek: Kendini yere attı. Tavşan öldüye vurdu.
(Ortadirek - Ant yayınları 1968 2.baskı sayfa 95)