"Sakın tepenize bir sırça köşk kurmayınız. Ama günün
birinde nasılsa böyle bir sırça köşk kurulursa, onun yıkılmaz,
devrilmez bir şey olduğunu sanmayın. En heybetlisini tuzla
buz etmek için üç beş kelle fırlatmak yeter."
"Burası eskiden ne idi, șimdi ne oldu!.. Ama sebebi var. Eskiden burada oturan herkesin kendine göre malı vardı. İncirden, zeytinden ne alırsa burda yer, burda bırakırdı. Bütün bu gördüğün dağların, ovaların nimeti hep burda kalırdı. Şimdi buraların sahibi olan beyler, ne alıyorlarsa başka yere götürüyorlar. Apartman dikiyor, köşk alıyorlar. Otomobillere, karılara yatırıyorlar. İşçilik diye burada bıraktıkları, aldıklarının binde birini tutmaz. Kalanlar da bununla işte bu kadar
geçinebilir... O senin bildiğin Çirkince de işte bu hale gelir...
Cennet gibi yerler virane oldu diye gâvurda keramet, Müslümanda kabahat arama!.. Eskiden buraların sahipleri burada yaşar, burada işlerdi. Sen sahipli memleketi sahipsiz eden beylerin yakasına yapış… Bir daha da öyle demin konuştuğun gibi konuşma... Bizim elimize geçen her yer neden böyle olsun? Burası bizim elimize geçti mi ki? Merak etme, milletin
eline bir sey geçmedi; ovalar, dağlar üç beş fırsat düşkünün elinde toplandı… İşte o kadar..."