İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... İçimizde şeytan yok... İçimizde aciz var... Tembellik var... İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: Hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var...
Halbuki bugün sonsuz zaman ve mesafenin içinde ben neyim? Bir solucandan, bir ayrık kökünden daha ehemmiyetsiz, daha değersiz, daha lüzumsuz bir mahlûkum...
" Üç buçuk günlük ömrümüzü kendimize zehir etmemek için ne mazideki hayatımıza ve karçırdığımız fırsatlara ne de istikbalin olmayacak hülyalarına kulak asmayarak bugünümüze hapsolup yaşamalıyız"
Kötü niyeti esas olarak kabul eden ve bir insanın dürüst, samimi ve namuslu olabileceğine ihtimal vermeyen bir kimseye karşı kendini müdafaa edebilmenin hazin imkansızlığı onun elini kolunu bağlamıştı.
Kitabı kapattığımda aklımda şu soru belirdi: Tufan Ağa o kadar güçlü biriyse neden gerçekleri sakladı? Bence Tufan Ağa'nın gücü dürüstlük için yeterliydi. Neden ördek avı (!) gecesinden sonra ailesiyle kaçmak yerine Taliban'ın zulmünü bekledi?
Çoğu okurun aksine kitap boyu Emir'i sevdim...
Ve kitaba +18 uyarısı konulması gerektiğini düşünüyorum.