Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nur

"Hatırladığı tüm bu şeyleri bir bir sayınca, kendini Lili'yi ezen bir zorba gibi hissetti. Lili sayesinde dertli, sıkıntılı zamanlarında hep neşelenmişti ve buna karşılık Lili'nin kendisi, belki de hiç gün yüzü görmemişti. Hele son bir iki yıl, karı koca geçimsizliği ve ekonomik güçlükler yüzünden evde hep gerginlik olmuş, buna Lili de maruz kalmıştı."
Reklam
Kedilerin asıl yüzünü tanımayan insanlardan, onların köpeklere nazaran duygusuz olduğunu, asosyal ve bencil olduğunu duymuştu. Ve o zaman içinden, Siz bir kediyle beraber yaşanan yılları tecrübe etmemişsiniz, onların tatlılığını ne bileceksiniz ki... diye geçirmişti.
Joshua bir kol uzağındaki pastaya dokunmamıştı bile. Normalde de ne bir şey atıştırır ne de yemek yerdi. Koca ofisimizi havuç yerken ya da elma ısırırken dökülen kıtırtılarımla doldururdum. Kilitli poşetlerde getirdiğim patlamış mısırlar ya da minik kaplardaki yoğurtlar midemin derinliklerinde kaybolurdu. Her gün farklı çeşitte çıtır çıtır şeyleri mideme indirirken benim aksime Joshua sadece nane şekeri tüketirdi. Tanrı aşkına, adam benim iki katım büyüklüğündeydi! Kesinlikle insan değildi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yaşamak denilen şey çok tuhaf, diye düşünür gülmesi biterken. Bazı olaylar geçtikten sonra bile, onca korkunç şeye maruz kaldıktan sonra bile, insan yiyor, içiyor, tuvalet ihtiyacını görüyor, yıkanıyor ve yaşamaya devam ediyor. Hatta kimi zaman kahkahalarla gülüyor. Belki kocam da böyle yaşıyordur, diye düşündüğünde, unuttuğu merhamet duygusu sanki bir uyku gibi usul usul ortaya çıkıyor.
Sayfa 144Kitabı okudu
Ah! Yalnızlık ne güzel ve ne hazin şey! Kendimiz seçtiğimizde nasıl da güzel! Bize yıllarca dayatıldığında nasıl da hazin! Bazı güçlü insanlar tek başınayken yalnızlık çekmez ama ben zayıf olduğumdan arkadaşım yokken yapayalnızım.
Sayfa 150Kitabı okudu
Reklam
Her şeyimi Neveu'ye sunacakken bir düşünce beni durdurdu. O belki de layık değildi buna.
Yalnızlık ağır geliyor. Bir dostum olsun isterdim, gerçek bir dostum ya da kendisine dertlerimi açabileceğim bir sevgilim. Bütün gün tek kelime etmeden sürtünce akşam odasında insana bir yorgunluk çöküyor.
Akşam yemeğinden sonra, kullanılmamış olmasına rağmen en sevdiği tabağı, hani şu mavi seramik olanı tozlanmasın diye dikkatlice yıkadım. Dolapta, birkaç sene önce kazandığı kocaman kırmızı bovling tabağının yanına kaldırdım. Taşınırken niçin bunları yanına almadığını bilmiyorum ama hâlâ burada olduklarına memnunum çünkü geri gelebileceği anlamına geliyordur belki de, değil mi?
Acı, umutsuzluk, hüzün, hayal kırıklıkları, zorluklar, yalnızlık, depresyon, hayatımdan bir anda mucize eseri çıkacaklar mı? Hayır. Peki yaşamayı istiyor muyum? Evet. Evet. Binlerce kez evet.
Sayfa 272Kitabı okudu
"Güzel günlerimizin sonuna gelmiştik. Babamın beni kucakladığı, birlikte nal oyunu, Çin daması ve Monopoly oynadığımız günler geride kalmıştı. Sanırım bir daha hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını daha o zaman fark etmiştim."
Reklam
Üç aylık bir staj yapmıştım, inanılmaz sıkıcıydı. Daha o zaman bile hayır, hayat böyle geçmez, demiştim. O kadar standart bir hayattı ki her gün ne yapacağım, ne yaşayacağım belliydi. Belki belirli bir yaştan sonra bunu hissetmek güzel olabilirdi, ama enerjim bu kadar yüksekken, böyle bir seyahat tutkum ve enerjim varken kendimi orada öldüremezdim. Bir kere geliyordum dünyaya. Yaşayabileceğim, yaşamak istediğim birçok şeyi yaşamak istiyordum, kaçırmak ya da ayağıma gelmesini beklemek değil.
Belki de yaşadığımı hissedebilmek istiyordum sadece. Nefes almak, hayatın enerjisini iliklerime kadar hissedebilmek istiyordum. Fakat bunun yerine bu duvarlar arasında tutkularımın yitip gitmesine seyirci kalıyor, umutsuz bir boşlukta kayboluyordum. En kötüsü de bunun farkındaydım. Farkında olmasam belki bu kadar rahatsız etmeyecekti beni. Ama lanet olsun ki her şeyin farkındaydım.
Annabelle sosyal antropoloji alanında doktora yapıyordu. İki yıllık araştırmalarında, evlilik ve boşanma verilerini alışılmadık bir biçimde analiz etmişti. Onun bulgularına göre, erkeğin adına bakarak bir evliliğin başarısını kesin bir şekilde öngörebilmek mümkündü.
Eğer bir şeye sen gerçekten ve tüm kalbinle inanırsan, inandığın şey uğruna yeterince çalışırsan ve gayret gösterirsen herkes günün birinde sana inanıyor ve yolun açılıyor.
Sayfa 148Kitabı okudu
Sonuçta iyi yaşamak herkesin hakkı olmalı. İyi beslenmek, sağlıklı yaşamak, iyi eğitim almak herkesin hakkı olmalı. Kimsenin geçim sıkıntısı olmasa dünya ne güzel olurdu düşünsenize. İstediğin her kitabı alabilmek, istediğin zaman tiyatroya, sinemaya gidebilmek, yurt dışına gidip yeni ülkeler görmek, kendi ülkemizi borç harç düşünmeden gönül rahatlığıyla dolaşmak ne güzel olurdu.
48 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.