Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ahmet

Ahmet
@ayni_yolunyolcusuyuz
Yolda olmalı, kitap okumalı, her şeye rağmen hayal kurmalı... İnstagram @yoldaolacaksin
Reklam
Hayattan çok tokat yedim. Sebepleri çok önemli değil. Benim yüzümden olsun, başkalarının yüzsüzlüğü yüzünden olsun fark etmez. En büyük tokadı atmadan atansa zaman... İki örnekle açıklayım. Bir sonraki yazın ramazan ayında yaşarsak şayet yaşlanmış olacağız. İlk okuduğumda çok zoruma gitti. Temmuz ayına gelen ramazan demek, 27 yıl sonrası demek..
Yazdığımı kendime yazıyorum nasılsa. Ömrüm yeter, bu anıları görürsem hatırlamaya çalışayım bunu neden yazdığımı. Hafıza da sağlık neticede. Aslında istediğim, esasta unutmak. Maalesef olmuyor. Günde 5 saat anca uyuyup, uyku öncesinde günü düşünmekle geçince pek mümkün değil. Olmasını isterdim ama bilim müsaade etmiyor. Benim gibilerin kaderi bu. Burca, kişiliğe, kadere neye istersen ona vur. Bence lanet...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hayat bir çeşit halı aslında. Ne alaka? Hani o tozları alel acele gizlenir ya. Sanki hiç yokmuş gibi. Halının altına süpür gitsin. Ama orada işte. Görmediğin olmadığı anlamına gelmez. Kandırırsın kendini. O da kandığın kadar.
İlk hikayeden itibaren toplayım. Biraz dağıldı gibi. Dert, zaman, afet vs dedim. Sıkıntı yaşamayan, hayatı anladığını düşünür sadece. Tabi dertsiz yaşayanlar, zenginler, dini kısmı vs onlar apayrı konular. Bahsettiğim düz insanlar. Mesela bugün kendim için bir dizi test ve ultrason yaptırdım. Ultrason çeken doktor safra kesesi, böbrek falan dedi. Şükür az hasarlı atlattık gibi. Hastanede sıra beklerken bir tane teyze gördüm. Kafadan 70 yaşında, etrafa mahçup gözlerle bakıyor. Bir yanda ameliyattan hayırlı haber bekleyen, acil giriş falan falan... Bunu görenler hayatın kıymetini, sağlığın önemini anlıyor. Kimisi 5 dakika, kimisi gir ömür ama anlıyor. Deneme, romantiz, edebiyat güzel şeyler ama bir yandan da bunlar var ki acı gerçekler.
Reklam
Hayatın en güzel yanı ve en nefret edilesi yanı aynı aslında. Bilinmezlikler... Anlamlı kılan bu aslında. Çünkü bildiğin sürece varsın... ve bir o kadar yoksun. İki zıt kutuplarda iki zıt uç işt
Hayatı yaşamak için, hayatı anlamak gerek. 30 yıl sürdü ama değdi. Hayatı anladım. Tabi bu süreç, sancılı oldu haliyle. Yalan, ihanet, kandırılma, uykusuzluk vs vs vs... Bunları hatıra kalmasını istemesem bahsetmem. Çünkü hafıza tek başına yetmiyor. Hatırlama lazım. Bizi biz yapan, yaşadıklarımız. Onlar olmadan boş bir kutuyuz. O yüzden....
Bu sefer bir farklılık olsun. Yazmak yerine sorayım. Nasılsın ya? Harbiden nasılsın? İş, güç, sağlık, sıhhat, hayat... Nasıl... Çünkü bu memlekette "nasılsın" sorusuna "iyiyim" demek yok. Genelde "evdeyim, çalışıyorum" gibi şeyler söyleniyor. "Ne yapıyorsun" denildiğinde de "iyidir senden naber" falan deniyor. O kadar dinlemiyoruz işte. Bizi boşver. Sahiden nasılsın?!
Arada bir, arkaya yaslanmak lazım. Ne yaşadın, ne yaptın, ne gördün, ne öğrendin... Terapi esasta bu. Bu hikayeleri paylaşmamın bir sebebi de bu. Farkı uygulamalardan anılarıma bakıyorum. Hafıza bu. Unutuyor illa. Sonra manuel hatırlıyorum. Biraz tuhaf hissettiriyor ama olsun. Bu da lazım. Her şeyin otomatiğe bağlandığı dünyada bireysel müdahale etmek lazım.
Farkında olmak, farkında olmadan kötü bir şey. Çok yıllar geçmiş gitmiş. Pişman değilim ama çok hızlı gitmiş lan. Konserler, festivaller, etkinlikler, can sıkıntısı, iş derken yollarda geçmiş yıllar. Birkaç yıldır sakin bir hayatım var. Geriye dönüp baktığımda, her şeye yetişmeye çalışmışım. Yeni yerler, yeni insanlar, yeni anılar... Yordu, üzdü, güldürdü... Hepsi sağ olsun, hepsini iyi ki yapmışım. Ancak arada bir frene basmak lazım. Farkında olmuyoruz ama yoruluyoruz..
Reklam
İyi, kötü, doğru, yanlış, gerçek, hayal hepsi birbirine karışmış. Tek gerçek dışında hepsi yalanmış
Buradan alıp zamana geçelim. Her izlediğimde duygulanırım. How I Meet You Mother.. Normalde böyle olmaması lazım. Mis gibi sitcom. Aklıma geldikçe finalini izlerim. Beni üzen kısmı, finalde karakterlerin 9 sene önceki hallerini görmek. Yaşarken hiç birimiz fark etmiyoruz. Yaşz yaşam, hayat, ömür, şans artık ne eklerseniz... Geçip gidiyor sadece. Ama bunu görmek, farkına varmak üzücü. Hayatımız bir limit değil, ne zaman biteceği belli değil. Zaman zaman farkına varmak lazım. Hatta farkına varıp ara ara kaçmak bile lazım ama o bugünün konularında yok.
Okursanız tartışırız
Dönüm noktası olan bir pişmanlıktan bahsedeyim. Liseye gittiğim zamanlar. Endüstei meslek lisesi olunca ortam çok farklı tabi. Kitap, eğitim, kişisel gelişim vs bizim ortamımızda yok. Belki başka okullarda vardır, saygı duyarım. Ortamın önemini o zaman bilmiyoruz tabi. Neyse, tabi gayet mutluyum o zamanlar. Buram buram cahillik kokuyorum. Bir gün bir kitap aldım. Aylarca elimde süründü. Serinin yeni kitabı çıkmış ama halen eski kitabı bitirmemişim ben. Nitekim bitmedi de. O zamanda başarılı bir başarısızlık. Sonra sonra okumaya bir şekilde alıştım. Zaman aldı tabi. Öğrenmenin keyfi, öğrenene kadar. Farkındalık aslında. Bok vardı yüzlerce kitap okudum. Halen devam ediyorum bir de. Yanlışı görüyorum, başkalarının göremediğini görüyorum ve olmuyor. Taraflı bir şeyden bahsetmiyorum. Meşhur bir anlaşmanın geçen sene biteceğine inanan kişiler gibi düşünün. Bu da hayatı zorlaştırıyor tabi. Mevcut zorluklarla beraber duble yapıyoruz. Öğrenmek güzel. Öğrenmeyenlerin olduğu bir yerde öğrenmek, gülü seven dikenine katlanır demek.
Hayatta daha neler öğreneceğimizi birileri bize öğretmeli.
Ahmet
Ahmet
687 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.