Öncelikle kitabı çok sevdiğimi ve beğendiğimi söylemeliyim. Kitabın dilinin açık ve anlaşılır olması beni kendine çekti.
•Aziz Mahmud Hüdâyi hazretleriyle ilgili çok bir şey bilmiyordum. Sadece onun dergahına sığınanların padişah zoruyla bile çıkarılamayacağını biliyordum.
•Hüdâyi hazretleriyle ilgili bazı yazılanları ben Yunus Emre diye biliyorum. Mesela o solmuş çiçek bahsi vardı. Ben onu Yûnus Emre diye okumuştum. Sonra su ısıtma mevzusunu da onun diye hatırlıyorum. Neticede roman tarzında tabii esinlenmiş olabilir. Velhasıl kelam kitabı okurken Yûnusu okudum gibi geldi
•Kitabın her yerinde etkilendim ama nedense en çok suyu aşkıyla ısıttığı yerde burnumun kemikleri sızladı. Ha bi de sakallarıyla abdesthaneyi temizlediği yerde epey ürperdim.
•Hızır Aleyhisselam’ın gelmesi, sonra suya okuması ve fırtınada durması, rüyayı önceden tahmin etmesi, nefsinden kaçmaya çalışması. Bunlar beni çok etkiledi.
•”Nefsine zor gelen senin için hayırlıdır” en çok bu sözü sevdim.
•Aldığım mesaj da gayet açıktı. Sen kendinle konuşuyorsun zannediyorsun aöa nefsinle konuşuyorsun. Ne zamanki hayırlı bir işte içinden gelen ses seni durdurmaya çalışır, aldırma ve yoluna devam et. Senin için hayırlı olan odur.
•Sadece tek bir şeyi sevmedim. Kitabın yazarının Romanda kitabını övmesini hoş bulmadım.