Bu vatanın iyi danseden, şu kadar elbisesi olan, güzel boyanan, hattâ kusursuz pasta yapan kızlara değil; "Bu vatana şerefli oğullar ve faziletli kızlar yetiştirmek en büyük borcumdur" diyen kızlara ihtiyacı vardır.
Bir Türk çocuğuna güreş mi yakışır, yoksa aktörlük mü? Bize askerlik terbiyesi mi gerek, yoksa Güzel Sanatların Tiyatroculuk şubesi mi? Birinciyi bırakıp ikinciye ehemmiyet vermek aç insana süslü elbise giydirmekten farksızdır.
Bize Turkuvaz salonlarında hocalarına kasidekâr nutuklar söyleyen genç lâzım değildir. Köye inen, fışkı ve toprak kokularına alışkın nasırlı köylü eli sıkacak, onu bıkmadan dinleyecek genç lâzımdır.
Bize yalnız dansetmesini, iyi giyinmesini, kur yapmasını ve âşık olmasını bilen gencin lüzumu yoktur. Bize bugün mesleğinde usanmadan çalışacak, yarın hudutta göz kırpmadan ölebilecek genç lâzımdır.
Bize bir gençlik lâzımdır. Temelinde cehalet, duvarlarında riya, tavanlarında dalkavukluk bulunmasın.
Medeniyet ilerledikçe insanî fikirlerin de galebe edeceği, milletlerin kardeş olacağı bir gün geleceği hakkındaki fikirlerin hepsi birer rüyadır. Bunlar ya saf insanların fikirleridir yahut da karşılarındakileri aldatmak isteyen hilekârların sözleridir.
Bir nesli milliyetçi olarak yetiştirmenin birinci şartı okullarda ona millet sevgisi, millet uğruna fedakârlık düşüncesi aşılamak, geçmiş yüzyılların millî miraslarını öğretmektir. Bunu yapabilmek için milliyetçi öğretmen, milliyetçi ders programı lâzımdır. Solcu-kozmopolit yazarların eserlerini okutan edebiyat öğretmenleri, kozmopolit tarih kitaplarıyla milliyetçi gençlik yetişmez. Hele küçük çocuklara hitap eden dergilerin zararlı telkinleri ancak kanunun sert tedbirleriyle önlenebilir.