"İlk ve son kalp ağrımdı. Senelerce düşündüm, neden o kadar severdim onu? Belki de bir nedeninin olması gerekmiyordu. Kalbim onu seçmişti ve ben onu sevmeyi çok sevmiştim. Bu kadar!"
"Karısının gözyaşlarını öperdi. Gözyaşlarını, gülüşünü, çocuksu tepkilerini... Birbirlerini incitmekten korkar gibi yaşardı ikisi de. Kendi aralarında özel bir dilleri vardı. Her dakika bir şeylere güler, sürekli el ele dolaşırlardı."
"Küfürü seviyorum. Kuru kalabalık laflardan, yalaka cümlelerden, boş beleş muhabbetlerden çok daha samimi geliyor bana. Tabii öyle aile değerlerine edilenler değil, durum tespiti dediğimiz küçücük, sevimli terbiyesizliklerden bahsediyorum."
"Sevdiğin birini uyumuş mu uyanık mı diye değil de, uyumuş mu ölmüş mü diye kontrol etmenin tarifi yoktu. Yüzünü uzattığı kadının ılık nefesi, cılız bir rüzgâr gibi yanağına değince yine tarif edemediği bir mutlulukla yaşamına geri döndü."
"Hoşuna gittiyse dizelerle cümle kurarım bundan sonra. Hiç de zorlanmam üstelik, şiir gibi duruyorsun karşımda... Bana düşen, yalnızca gördüklerimi okumak."
"Yanında bir büyüğü olmadan sokağa çıkamayan çocuklar, yaklaşan birini görünce acaba canımı mı yakacak diye ürküp kaçan hayvanlar, her şekilde yaftalanarak zarar gördüğü takdirde hak etmişti denilen, bu nedenle özgüveni yerle yeksan olan kadınlar... Kıyamet bu değil de nedir?"
"Şimdi bırakın Allah sizi iyi insanlarla karşılaştırsın temennisini, Allah önce herkese iyi insan olmayı nasip etsin, çoğalınca her türlü karşılaşır güzellikler..."