hayatın ölmeye değmediğini
düşüneceğim,şayet
(olur da)güller şikayet ederse
güzelliklerinin boş yere olduğundan
ama insan inandırsa da
kendini her otun bir gül
olduğuna,güller(emin
olun)gülümseyecek sadece
Büyük rüzgâra karşı yazıyorum alınmasın
Yelkenlerini yalnız rüzgârla dolduranlar
Ne kadar kuvvetli eserse yel o kadar korlanır alevler
Tarih ve sevdam daima aynı adımları atarlar
Büyük rüzgâra karşı yazıyorum umurumda mı ki
Buğdayın sarışınlığında okumayanlar
Gelecekteki ekmeği ve gülmeyi benim için her kapı
Yalnız senin geçidin olsun tüm gök
Kıskanırım yağmur damlalarını
Çok ansıtırlar öpücükleri
Böyle parıl parıl parlayan
Gözler kıskançlığımın sebebi
Kıskanırım aynaları
Isırışlarını arıların
Kayıtsızlığını hafızanın
Nice garip tutkular tanıdım ben:
Açıklayacağım cüret edebilirsem eğer,
Fakat yalnız aşığın kulağına,
Bir zamanlar başıma gelenleri.
O sevdiğim bakarken her gün
Taptaze bir gül gibi Haziran'da,
Çevirdim yolumu kulübesine doğru
E. E. Cummings
sevgilim beni görmeye geldiği zaman
küçük bir müziğe benzer,birazcık
daha kıvrımlı bir renk gibi(misal
turuncu)
sessizliğe karşı,veya karanlığa....
sevgilimin gelişi yayıyor
aklımda enfes bir kokuyu,
görmelisiniz nasıl da dönüp
baktığımda azalıyor son nabzım.
Sonra tüm güzelliği bir kıskaç olur
öldürür durgun dudakları aniden beni,
ama cesedimden bir alet yapar
gülüşü onun bir şey
aniden aydın ve hassas
—sonra biz ben ve O....
ne çalıyor bu laterna
E. E. Cummings
(seni yücelteceğim bu nehirler arasında
unutuş üstünden geçen beyaz seslerinin
rotasız suları bir sinsi gülüşü olan
gümüşün;ki üstüne onun gece üç söğüt ağıt yakar,
incecik bir loşluk o biçimsiz vakitte çeviriyor,
o tatlı inleyişleri sesine felç geçiren bir çiçeğin,
sakın kaybetmesin senin arzuyla ördüğün tek ânın:
(acele et)o çok
E. E. Cummings
gitmeyeceksin,sevgilim. Gitmeyeceksin ve
ben ama pek de önemli değil bu. O büyük
korku Ki tuttu sıkıca ikimizi Yumruğu onun
yok artık,düşünebiliyor musun
ben düşünemiyorum ama önemli değil bu
ve ne sayalım ki bunu sevgilim,devam etsin diye
bu etki işe yaramaz çarpışmalarla
bir kez daha düşlenebilir,aşkla,ve yiyerek
E. E. Cummings
kimi iltifat ister yâreninden
ama ben öyle biri değilim
ben ettim eğrileri ve
sarıları,açıları ve sessizlikleri
(daha az hatalı bir yolla)
Gérard de Nerval
I
Mesih, kaldırdığı vakit zayıf kollarını göğe
Kutsal ağaçların altında, şairlerin istediği gibi,
Çoktandır kaybolmuştu sessiz bir keder içinde,
Ona ihanet eden nankör dostlarını düşünüyordu;
Birkaç çiçek yolluyorum sana,
Daha yeni topladığım bu bahçeden,
Eğer toplanmasaydılar bu akşam,
Dağılıp gideceklerdi yarın toprakta.
Örnek al bunu, dinle tavsiyemi,
Senin güzelliğin de, böyle baharında,
Bitip gidecektir aniden solup da
Ve bulunmayacaktır çiçekler gibi asla.
Zaman geçiyor, hanımım: zaman geçiyor,
Ah! geçen zaman değil, biziz aslında,
Ve yakında yatacağız sessiz bir mezarda:
Ve ölümden sonra, yeni şeyler olmayacak,
Heyhat, böyle dopdolu olduğumuz arzulardan:
Öyleyse sev beni, henüz güzelken sen hâlâ.
Gérard de Nerval 'Neden,' diye sordum, 'herkes gibi yemeyi ve içmeyi reddediyorsun? 'Çünkü ben ölüyüm,' diye cevap verdi. 'Falanca mezarlığa, filanca yere gömüldüm...' 'Peki şimdi nerede olduğunu düşünüyorsun?' 'Araftayım, kefaretimi ödüyorum.'
Yağmuru dinlermiş gibi dinle beni,
ne öyle dikkatle ne de dalgınca
hafif adımlar, çiseleyen yağmur,
hava olan su, zaman olan hava,
bitmedi gün daha,
gelmedi gece henüz,
sis suretleri
köşede,