İki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
İki kol.
Merdivenlerin oraya koşuyorum,
Beklemek gövde gösterisi zamanın;
Çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
Bir şeyin provası yapılıyor sanki.
Kuşlar toplanmış göçüyorlar
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni
Gelme, artık neye yarar?
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Alt katında uyumayı bir ranzanın
Üst katında çocukluğum...
Kağıttan gemiler yaptım kalbimden
Ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı.
Aşk diyorsunuz,
limanı olanın aşkı olmaz ki bayım!
Oysa Moriarty her türlü kötülüğün planlayıcısı, bütün zamanların en büyük hilebazı ve yeraltı dünyasının beyni. Hatta belki de yaptıkları ile ülkelerin kaderini bile etkilemiş bir beyin. İşte Moriarty gerçekte böyle bir adam. Ancak görünüşüne ve tavırlarına bakarsan, sanki tam tersine bir adammış düşüncesine kapılabilirsin. İnsana şüphe uyandırmaktan uzak, alçakgönüllü ve mükemmel biriymiş izlenimi veriyor. Üstelik her şeyi istediği gibi yönlendirmekte de oldukça başarılı. Öyle ki, söylediğin çok normal eleştiriler için bile seni mahkemeye düşürebilir ve incinmiş ruhu için tazminat alabilir.
Sonra sen geldin.
Mevsimlerin dörtten fazla olduğunu öğrendim.
Günleri saymayı öğrendim, ellerini tutmak için.
Şarkılara takılı kalmayı, insanlara dikkat etmeyip,
İlk önce seni,
sonra seni,
en son olarakta yine seni düşünmeyi öğrendim.