Her devrin kendine mahsus ölçüleri vardır. Bir savaş zamanında barışta olduğu gibi yaşamak, bir inkılap devrinde statik devirlerin kalıpları içinde sıkışıp kalmak bir gaflet, bir avarelik, bir sapıklık değil de nedir?
Gözü doymak bilmeyen bir iki garp devletinin zenginleri, günde dört öğün yemek yiyecek diye, fukaranın lokması elinden alındı. Nice yuvalara kundak sokuldu, nice ev bark yıkıldı.
Ruhun derinliklerinde bizden daha içeri bir şey, kör, sağır, dilsiz ve karanlık bir varlık; o ister, o istemez. O sever, o sevmez ve biz onun itaatli aleti oluruz.