Meryem Nur Çam

Reklam
Yazdıkça, yaşanmamış bir olayı yaşanmış gibi anlatmayı öğreneceğiz.
En eski şarkı olan Ea'nın Yaradılışı'nda, "Söz sessizlikte, ışık karanlıkta, yaşam ölürken; bomboş gökyüzünde uçarken parlar atmaca," denir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ged, ne kaybetmiş ne de kazanmıştı, ama kendi ölümünün gölgesini, kendi ismiyle adlandırarak, kendisini bütünlemişti; tam bir insan olmuştu: Tüm kişiliğinin bilincinde olan, kendisinden başka hiçbir güç tarafından kullanılamayacak veya ele geçirilemeyecek, o yüzden de hayatını hayattan yana yaşayacak, hiçbir zaman yıkım, acı, nefret ve karanlığın hizmetine girmeyecek bir insan.
Ah, bir kez daha görebilseydim, dünyanın o parlak ocağını; Havnor'un o beyaz kulelerini...
Reklam
Denizden fırtınalar ve canavarlar gelir, ama kötülük gelmez. Kötülük karadadır.
Ogion onu seyretti ve Ged'in duyamayacağı kadar alçak bir sesle, "Ey benim genç şahinim, iyi uçuşlar!" dedi
"Usta..." dedi. "Hoşgeldin, oğul," dedi Ogion. "Sana, ayrıldığım zamanki gibi geri geldim: Bir aptal olarak,"
Sen bir haberci misin, yoksa haber misin?" dedi Ogion şahine usulca.
Ağlarındaki örümceklerle konuştuğu, büyük ağaçları saygıyla selamladığı görülen Ogion, yanından dargın ayrılan Adanın Hükümdarı'na, tek bir sözcük bile söylememişti, Belki Ogion'un içinde de bir dargınlık, bir huzursuzluk vardı, çünkü bütün yazı ve sonbaharı, tek başına dağda geçirmiş ve ancak şimdi, Gündönümü yaklaşırken ocakbaşına geri dönmüştü
Reklam
O Leydisi, zayıf ama parlak bir mum alevi gibiydi, bu kadınsa ayın ondördü kadar güzeldi.
Sanki uzun, çok uzun bir düşte, hiçbir yere doğru yürüyordu.
Sanki ezelden beri bu sessiz varlığın yanında, kararmakta olan sessiz bir diyarda yürüyormuş gibi geldi Ged'e.
Yarayı tımar et ve hastalığı iyileştir, ama bırak ölmekte olan ruh gitsin.
671 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.